Perdede sallanan iki kuş
Yıllar öncesine gittim. Çocukluğumun geçtiği köy evindeydim:
Yıllar öncesine gittim. Çocukluğumun geçtiği köy evindeydim:
Perdede Sallanan İki Kuş
Eğer sen, Çalıkuşu yüzünden öğretmen olmuşsan, ilk tayin yerini belirlerken uzaklar seni nasıl çeker.
Neyse “sağlık olsun” diyerek bir yığın anıyı yüreğime koyarak, bu sefer Batı’nın bir dağ köyüne geldim. Tabii eşim sayesinde. Köyümüz yine mahrumiyet ama bu sefer iki kişiyiz.
Güneş, bütün görkemi ile dolana dolana köyün toprak damları üstünde uzun çizgilerle ufka ulaşıp, arkasında koyu gölgeler oluştururdu. Çocuklar bütün gün kırda bayırda, kavurucu sıcaklarda bir araya gelirlerdi. Böğürtlen, çiğdem, dikenli kenger toplayıp yerlerdi. Erik, incir ağaçlarına tırmanırlardı. Kuzuların, koyunların peşinde koşarlardı. Mendil kapmaca, çelik çomak, tombala, saklambaç oynayan, ip atlayan çocuklar, karanlık ve sessiz evlerde yorgunluktan erkenden yataklarında olurlardı.
‘’Haydar Haydar’’ isimli çalışmasıyla yüzyılımıza damgasını vurmuş rehber bir niteliktir, Ali Ekber Çiçek. Küçük yaşlarda dedelerin ceminde bulunması ve çocuk yaşında bağlamayla tanışması; hayat felsefesinin insanlık yolunda gelişmesine yön vermiştir.
elimden tut
elimden tut
sensiz bir şey yapamam.”[1]
‘Aşkla Sana’, ‘Gezgin’, ‘Ferhat’, ‘Sevdadır’, ‘Adak’, ‘Beyaz Ölüm Kuşları’, ‘Bir Gün Sevişmeyi Bana’, ‘Eski Bir Gün İçin Şiirler’, ‘Günler Perişan’, ‘Her Şey Tekrardır Biraz’, ‘Hüzün Mevsimi’, ‘Merhaba Canım’, ‘Orman’, ‘Pencere’, ‘Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası’, ‘Sığıntı Kuşu’, ‘Yeryüzü Ağacı’, ‘Kan Reçetesi’ndeki dizelerinden anımsayacaksınız Onu…
“alnını/ dağ ateşiyle ısıtan/ yüzünü/ kanla yıkayan”lardandı…