Ağ Günlükleri

Oğlum(uz) Ölümsüzdür[*]

Sibel Özbudun kullanıcısının resmi

“ve biz pimi çekilmiş yürekle/ dalmıştık karanlığın ortasına/ dilimizde kurtuluş türküleri mataramızda ab-ı hayat/ ve düşerken/ özgürlük renginde bir gülüş vardı yanağımızda,”[2] haykırışını anımsatıyor bize hep…
Dal gibi, civan mert bir delikanlıydı; bakmaya kıyamadığım(ız), gözümüzden esirgediğim(iz) oğlum(uz)du
Ve bir gün, bize “Öldü” dediler.
Elimizin ayağımızın canı çekildi; donduk kaldık, kaskatı.

Eski(Meyen) Sesler, Tınılar[*]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

Evveliyle Ruhi Su’dan, sonrasıyla Sezen Aksu’ya birçok sesi dinlemekle kalmayıp; tınılarını da terennüm ettim.
“Müziksiz hayat hatadır,” diyen Friedrich Wilhelm Nietzsche’ın, “Müzik, belirli bir kültürün toprağında yeşermesini bilen tüm sanatlardan kaynaklanır, toprağın derinliklerinde olduğundan da geç boy atar ve bitkilerin sonuncusu olarak çıkar gün ışığına,” notunu da kulağıma küpe ettim.

Ulaş, Ulaş’tır…[*]

Sibel Özbudun kullanıcısının resmi

yaşamakla bağdaşmaz bazen.”[1]
“Aşkolsun sana çocuk, aşkolsun!” tümcesini bize bir kez daha terennüm ettiren Ulaş Bayraktaroğlu’nun düştüğü haberini alınca, yüreğim(iz)e saplanan acının tarifi kabil değil.
Yakıp kavurdu yüreğimi(zi) bir kez daha bu acı; Behçet Aysan’ın ‘Bir Eflatun Ölüm’ündeki, “aynı gökyüzü aynı keder,” dizelerini anımsatarak…
* * * * *
Murathan Mungan’ın, “Bazı insanlar meşe ağacı gibidirler; eğilip bükülmezler, sadece kırılırlar,” betimlemesindekilerdendi O...

Zeytinlik İGD’den Göztepe’ye bir Başbakan!

Suat Gerçek kullanıcısının resmi

 Uğranabilecek saldırılarda arkadaşların korunması en zor olan eylemler, kalabalık çıkılan eylemlerdi. Bir başka sıkıntı ise kalabalık eylemlere polis müdahalesi daha kolay olur ve daha fazla insanın izinsiz eylemden gözaltına alınmaları kolaylaşırdı.                                                                                                                                                       

Yokluğa Göç Edenler

Yıldız Karagöz kullanıcısının resmi

Köylerine Antalya’dan getirtilip, yerleştirilen Yörüklerden rahatsızdı herkes. Ne yapsalar ne etseler seslerine kulak veren kimsecikler yoktu. “Vatan bir milletin evidir.” diyor Ahmet Mithat; sınırları kırmızı kalemle çizenler, içindekileri de tek renge, tek düşünceye, tek kelimeye hapsetmişlerdi. Bunu ret edenler yokluğa göç ediyordu.

Açlık grevi örgütü

Kamil Aydemir kullanıcısının resmi

değeri kadar boşluk bırakır
gittiğin günden beri bu şehrin boynu bükük
yokluğun bu şehrin taşıyamayacağı kadar ağır yük
sokaklarda nasıl oynasın çocuklar
sokak kedileri köpekleri
kanun hükmünde kararname ile kapının önüne konan
muhalif emekçiler kadar şaşkın
ben emeklisi değil emekçisiyim aşkın

sevgi yoksulu olsaydım haklıydın
ya da insanlığım çürük
ama onca emek hırsızı varken
benim suçum değil yoksulluk

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...
RSS - ağ günlükleri beslemesine abone olun.