Barış Erdoğan ağ günlüğü

Şiir Üstüne-14

Barış Erdoğan kullanıcısının resmi

“Malumdur benim sühânım mahlas istemez” (Ben şiirlerimde mahlas kullanmam, ben sözlerimden bilinirim) dese de gazellerinin makta (mahlas) beytinde, kasidelerinin fahriye bölümlerinde ( tac beyitte) ve şarkılarının son dörtlüklerinde Ahmet yerine “Nedim” mahlasını kullanır.
Tahammül mülkünü yıktın Hülâgû Han mısın kâfir
Aman dünyâyı yaktın âteş-i sûzan mısın kafir
Kız oğlan nâzı nâzın şeh-levend âvâzı âvâzın
Belâsın ben de bilmem kız mısın oğlan mısın kâfir”
....................
Sana kimi cânım kimisi cânânım deyü söyler

Şiir üstüne 13

Barış Erdoğan kullanıcısının resmi

 Eğer okunan bir şiirse okur yüreğinin pasının silindiğini hissetmeli, okuma bittikten sonra ok acısıyla kıvranmalı. Yok düz yazıysa o yazı adamakıllı düşündürmeli. Ben denemelerin her cümlesinde şiir bulurum, düşünürüm.
Nefi öfke yağmurudur dedik ya. Konuya “öfke”den başlayalım: “Öfke saklanmaya gelmez, büsbütün içimize işler. Demosthenes bir meyhaneye girmiş, kimse görmesin diye arkalarda bir yer arıyormuş. Diogenes görmüş ve demiş ki: “Ne kadar arkalara gidersen meyhaneye o kadar girmiş olursun.”
Dozu artıralım ve “ölüm”e geçelim:

Şiir Üstüne-12

Barış Erdoğan kullanıcısının resmi

Ey şair, içinden çıkamayacağın hayallere dalma!
Denemenin sevdiğim yanı asık suratlı yazıya prim vermemesi. Sözcükleri eğip bük, istifle ne oluyor demezler. Ha, uydur uydur söyle şeklinde de düşünülmesin deneme. Yüzeyinden bakınca da göz korkutmalı. Gölün derinliği ördeğe, deryanınki şaire.
Hani bizim büyük sanatçılarla ilgili bir şey anlatılır ki doğru olduğunu onaylarım.

Şiir Üstüne-10

Barış Erdoğan kullanıcısının resmi

Bir zamanlar Çin'de bir deri bir kemik kalmış yaşlı adam varmış, her gün evinin yakınından geçen dereden evine su taşırmış; yılmadan, üşenmeden… Ne yazık ki bu yaşlı adamın kovalarından birinde ince bir çatlak varmış; diğer kovası ise kusursuzmuş. Yaşlı adam yine de sorun etmezmiş. Sağlam kova suyun tamamını taşırken çatlak kova ancak yarısını ulaştırırmış kapısına. Tabii ki kusursuz kova çok gururlanıyormuş görevini eksiksiz yaptığı için. Fakat çatlak kova, emeğinin boşa gittiğini düşünerek sahibinden özür dilermiş. “Beni bağışla efendim.

Şiir Üstüne-9

Barış Erdoğan kullanıcısının resmi

Zihnine milyonlarca kitap sığdıran ülkemin aydını, vitrinine metrelerce kitap dizdiren ülkemin insanı hepsi bizim, hepsi şiirlik …Cennetle cehennemin ayrımına buyurun. “Melali anlamayan nesle aşina değiliz.”
Denizden inci çıkaranın vay haline, ardında düşman ordusu. Çamurdan bir parça koparana helal olsun, üfleyip ruh verebilirse yazısıyla, önünde dost ordusu. Her iki işi yapanda zamanla pişmanlıklar, hayıflanmalar, mutluluklar iç içedir. Kitapların en makbulü nedir diyebilmek için de bir ömür gerekir. Neleri okudun da neleri önerirsin galiba pek geçerli olmasa da en iyisidir.

Şiir Üstüne-8

Barış Erdoğan kullanıcısının resmi

Gel zaman git zaman yol ayrımında nefeslenir. Birkaç avcının geldiğini görür, sorar: Ey avcılar, deniz nerde? Nerden bilsinler avcılar? Bizim avlandığımız yere köprüden sonraki ilk sapaktan gidilir ama denize ulaşır mı bilmeyiz, diye de eklerler. İmdadına bir çiftçi yetişir, -yetiştiğini sanır- ona sorar: Ey çiftçi, deniz nerde? Çiftçi ıkınır sıkınır, cahilliğini hoşgörmesini ister. Kızın gözü dağa tırmanan üçüncü yolda… Ya dağın bir yerlerinde kalıverirse… Çaresiz o üçüncü yolu seçer, dağın zirvesinde bir de ne görsün?

Şiir Üstüne-7

Barış Erdoğan kullanıcısının resmi

Alıntılara bayılırım, ukalalığı ya da cahilliği örtmeye bire bir: “Bir gün genç bir yazar, Anatole France’a yazdıklarını göstererek: ‘Yazmaya devam edeyim mi, etmeyeyim mi?’ diye sorar. O da: ‘Yazmamak elindeyse, yazma.’ der. Çünkü hiçbir gerçek yazar için yazmama olasılığı yoktur.”
İyi de her yazmak zorunda kalan gerçek yazar değildir ki… Mesela ben ruhumun güneş görmeyen yerlerini kurutuyorum. Şimdi şöyle bir korkuya da kapılıyorum: Eyvah, benim sanat dünyasında yerim neresi, burnu kafdağında olan birisi miyim?

Şiir Üstüne-6

Barış Erdoğan kullanıcısının resmi

sen beni özlemezsin, çatlarsın
beni sen özlemezsin, çatlarsın
sen özlemezsin beni, çatlarsın
diye diye yol alıyorum, her değişiklikte başka iklimde buluyorum kendimi. Tek dizeye saklandığım zamanlarım çoktur benim, tek sözcüğe indirgeyene dek de yazacağım, iyi de nereye kadar… harflere kadar mı? Neden olmasın, her şey "keyferengi" olduktan sonra.

Şiir Üstüne-5

Barış Erdoğan kullanıcısının resmi

Şiirin düztabanı ilk dizede, topalı ikinci dizede tökezler; körünün elinden tutmazsan yola çıkmaz, çıkanı da yarı yolda bırakır. Kırık dökük dizeler kazaya neden olur, çalıp çırpmalar belaya.
Şiir bir yolculuk işidir, bir ömrün yolculuğudur; şairle birlikte okur da yol alır şiirin ovasında, dağlarında. Kimi yeşillikten yanadır kimi gözyaşından. Sonuçta herkesin şiiri kendi emzirdiği çocuğudur.

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...
RSS - Barış Erdoğan ağ günlüğü beslemesine abone olun.