Edebiyat Bahcesi ağ günlüğü

Sırtımızdaki Çizik/Çarpı

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Yazarın dili akıcı, sade ve duru. Yer yer Maraş şivesiyle dile getirdiği yöre insanının kurnazlığını, bağnazlığını, tutuculuğunu ve de platonik aşklarını abartısız ve samimi bir şekilde işlemiş. Betimlemelerindeki köyler, ovalar ve vadiler o kadar gerçek ki, okurken bir an kendinizi oralarda geziniyorken bulabilirsiniz.
Genç Teyfik’in gönderdiği mektuplar ise romana ayrı bir tat katmış.

Dünya Anadil Günü Vesilesiyle

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Dün (21 Şubat) UNESCO tarafından 1999’da Dünya Anadil Günü olarak kabul edilmiş.
UNESCO’nun bu günü 90’ların sonunda kabul etmesi, çok dilliliği ve kültürlülüğü korumak ve teşvikle ilgili ve aslında günümüzün dile dayanan ulusal devletlerini yaşatmak için, onları esnetmenin, yani post modernizmin, uluslararası yani uluslara dayanan bir kurumun bir kararına yansımasından başka bir şey değildir.

14 Şubat Dünya Öykü Günü’nde Edebiyat Nerede?

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Bildiğiniz her şeyi unutun!
İnternetle dünya bir takla attı ya, nanoteknolojiyle, galaksinin tamamı önce amuda kalkacak; sonra sırıkla yüksek atlamada bütün zamanların rekorunu kıracak.
Bu arada nanoteknolojiyi icat eden insan neslinin nereye savurulacağı hiç belli değil.
Bir anda toz bulutuna dönüşüp, “Abi, kıyamet yangınla başlamayacak mıydı?” diyemeden yok olabiliriz.
Şaşırdınız mı?
Psikopat ruhlu sistem, illa ki akrep gibi kendi kendini sokacak.

Sakıncalı 4/ Hüseyin Tabip Taşkın

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Badem ağaçları kendini gösterirken, kurumuş otlar yeşile dönüşürken, bir yandan hafiften tüm canlılara dokunuyordu.  
Sakıncalı, Kırtasiyeci’den ihtiyaçlarını karşılıyordu. Her ikisi de o günü açıp konuşmadı. Bir sır olarak aralarında kaldı. Babasının dükkâna gelmediğini biliyordu!
Şiir kitabını zor koşulda olsa da parasını denkleştirmeye çalışıyordu. Bir yandan tanıdık aracılığıyla yayınevi aramaya devam ediyordu. Nasıl olacağını tecrübeli olan şairlerden öğrendi. Kendine göre bir dosya hazırladı. Numaralandırdı. Ortada yayınlayacağı bir yayınevi yine yoktu.

Sakıncalı 3/ Hüseyin Tabip Taşkın

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Pazardan çıkarak az ileride Emlakçı’nın dükkânına uğradı. Giriş kapısının demirleri yeşil beyaza, içerideki köşe duvarlar ise açık maviye boyanmıştı. Sabah demlenmiş çaydan bir bardak içti. Midesinde dalgalanmalar oldu.  Emlakçı Sakıncalı’nın durumunu biliyordu:
“Sözde demokrat belediye! Yakın arkadaşların sana nasıl yardım etmezler aklım ermiyor?”
Sakıncalı donuk gözlerle baktığında:

Sakıncalı 2/ Hüseyin Tabip Taşkın

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

 
Can arkadaşını kaybetmişçesine üzüldü. Pazarın iç kısımlarında Şişman bir kadın dilenciyle karşılaştı. Ağırdan yürüyordu. Başı eşarplıydı.
O devamlı gelip geçene elini açar, gözüne sokacakmışçasına öne doğru uzatırdı. Adam gibi kabiliyetli olmasa da para veren çıkıyordu. Diğer pazarda balıkçıların yakınına doğru meyve satan tezgâhın önünde Kayınvalidesi ile gelini onu gördü. Gelin küçük çantasından üç tane onluk çıkartıp Şişman’a verirken:
“Başımın gözümün sadakası olsun. Kazalardan, belalardan koru Ya Rabbim.” diye söylendi.

Sakıncalı 1/ Hüseyin Tabip Taşkın

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

 
Sakıncalı, dört duvar arasından çıkalı bir hafta olmuştu. Dışarıdan davası sürmekteydi. Nasıl iş bulacaktı? Ortalıkta öylece yalnız kalmıştı. Geçmiş yılların sayfasında mücadele verdiği yol arkadaşları neredeydi? “Birden fazla topluluk coğrafyamızda yaşıyor, kültürüyle, diliyle demesinden midir,” yalnızlaştırıldığı? Nedendir?
İş lazımdı. Para lazımdı, evin ihtiyaçlarını karşılaması, yaşamını devam ettirmesi için ama nerede?
Dört duvar arasına, demiri çokça olan yere düşüncesini yazıya döktüğü için girmişti. Bu gezegende toplumsal düşünceyi savunmak hâlâ yasaktı.

Sonbahar

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Eylül, ekim, kasım üçlü arkadaşları
Issız, sessiz sonbahar ayları.
Yeni bir mevsim başlar
Sonbahar sevinçle bizi karşılar.
Yeşil yapraklar sararır
Adeta nar gibi kızarır
Sonra ağaçlarla vedalaşır
Telaşla, büyük bir heyecanla
Dallarından ayrılır
Taş zeminlere
Siyah topraklara
Birer birer düşüverir her yere
Kaplar ülkeyi rengârenk bir halı gibi
Oluşur sonbahar hazinesi.
Oluşur güzel bir manzara
Vadeder bize sanatsal bir doğa.
Göçmen kuşlar yolculuğa çıkar sıcak ülkelere

Pembe Külotlu Çocuk

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Annesi evdeki paraları ve altınları toplayıp, bir gece evden kaçıp gitmiş. Nereye gitmiş, kiminle gitmiş, neden gitmiş, bilen yok. Babasıyla baş başa kalmışlar. Baba da gece dörtte işe gidip, ancak akşam altıda eve dönüyormuş. “Ben yalnızım Tamer Amca.” diyor. Yalnız belli, çünkü hep uzaklara bakıyor.
Sabahları kendi başına kalkıyormuş. Kahvaltı etmeden evden çıkıyormuş. Yanına yağ sürdüğü iki dilim ekmek alıyormuş. Ayakkabıları çok eskimiş ama önemli değilmiş.

Yaşlı Mor Balık ile Bulut/ Tamer Dursun

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Ama hiç korkmadı. Denizine de yağmurunu da rüzgarına fırtınasına da sandalına, gemisine, ağına, oltasına da kafa tuttu. Ama öyle bir şey oldu ki, yaşlı mor balık bir buluta aşık oldu. Bulutun bu aşktan hiç haberi olmadı. Olsaydı da ne fayda! Bulut yaşlı mor balığa uzak, yaşlı mor balık buluta tutsak. Günlerce, gecelerce başını gökyüzünden ayırmadı bizim yaşlı mor balık. İlk defa onun için ağladı. Hatta kendi bile çok şaşırdı. Bilmezdi hiç balıkların da ağladıklarını. Arkadaşları sordular. O “Denizden,” dedi, “deniz beni hüzünlendirir hep. Ağlamam bu yüzden.”
 

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...
RSS - Edebiyat Bahcesi ağ günlüğü beslemesine abone olun.