YALNIZLIK YARASI
Ipıssız dünyamda
Çölleştim
Bir mutlu tebessüme hasrettim ...
Yaşayıp, yaşadığım
Beli değil
Kan kusup kızılcık şerbeti içtim
Ağıttan başka ezgi bilmiyorum
Heyhat bir yaban çiçeğim bile yok benim
Ipıssız dünyamda
Çölleştim
Bir mutlu tebessüme hasrettim ...
Yaşayıp, yaşadığım
Beli değil
Kan kusup kızılcık şerbeti içtim
Ağıttan başka ezgi bilmiyorum
Heyhat bir yaban çiçeğim bile yok benim
Hemberê gundê me xweşe
Dîmenê wê zehf balkêşe
Keça qemer lê dimeşe
Pir zaneye xwe serkêşe
Fêz gundê me xozan e
Tê de dengê xort-qizan e
Keça qemer kember zive
Meşa wê jî wek qazan e
Jira gundê me Seksan’e
Bingeha wê pir avîne
Geça qemer tim devkene
Her dêmên wê jî havîne
Navê gundê me Şewan’e
Wargehê wê de, rihanan e
Keça qemer pir hêjaye
Piştgirî yê hevalan e
Rex gundê me de zinar e
Navçe me jî Qaqizman’e
Geça qemer pir bedew e
Wek rojane wek zeman e
Sevdamı beklediğim bahara ayırdım
Yalnızlığımla
Soğuğun koynunda kaldım
Buzdan oluşan sarkıntılar sardı beni
Zemheri de geçmiyor
Mevsim çok çetrefili
Her yer
Bir aysberg dağı
İçim üşüyor
Filizkıran fırtınası
Dört yandan vuruyor yüreğime
Oy bu ne yaman bir kış? Bahar gelmek bilmiyor
Bize yol verin yol verin ey dağlar
Dereleri, vadileri aşalım
Biz kurda, kuşa, şaha yem olmadan
Yıldızlara, güneşe ulaşalım
Bize yol verin yol verin ey dağlar
Yeter Ye’cüc -Me’cüc’ lerden kaçalım
Zalimlerin düzeninde huzur yok
Halklara yeni kapılar açalım
Bize yol verin yol verin ey dağlar
Kim vezir kimi padişah oldu
Umutlar yıkıldı panik, korku var
Bağların gülleri sararıp, soldu
Varoluşun şiir gibi kafiyeli
Özün sevda kadar muhteşem
Yüreklerde ekinler gibi boy veren
Ay yüzlüm
Seni düşünüyorum
Yar misali
Ya da özgürlük gibi
Varsın dünya döne dursun
Varsın mütemadiyen güneş doğup batsın
Aras kıyısında çiçeklerine sarılmasam senin
Yaşamı, dünyayı şu koca âlemi neyleyim Kağızman
Beni hayta bağlayan iki şeyden biri sensin
Lavanta kokan
Sılam
Bir diğeri de nazlı yara
Asla sizsiz edemem
Yüreğim tükenir pusulam şaşar, tökezlerim Kağızman
Her sabahın şafağından
Gözlerine sığınan
Aydınlığa
Sana
Hayran kalan yüreğime
İmrenen zaman hiç yok gibi geliyor bana
Alev, ateş misali
Sen içimi yaktın
Kavurdun
Bir dolunay vakti
Dudaklarıma sindin
Mecnun oldum indim çöllere
Şimdi seni çok susadım, fazlasıyla özledim
Günün orta yerinde acıları uç veren
Teni saman
Elleri toprak kokan
Kürdistanlı kadın
Bırak ağlamayı bırak
Bırak tırnaklarınla yüzüne kapanmaya
Oy saçlarını öyle yolum yolum yolma yiğit anne
Kanayan kadim topraklarda
Her yarası bir okka
Her derdi bir ton kadar
Issız gecelerin
Koyutu köşelerde
Toz, duman
Kan-revan içinde kalan
Yüreğinde sevgi
Koynunda özgürlük besleyen
Yırtık gecelerinden bir kızıl şafak boy veriyor anne
Yağan zehirdir, yağan kurşun
Yağan ölümdür oy hawar hawar
Bahara sayılı günler kala
Zamansız bastı soğuklar
Bedenler dondu
Bedenler döküldü
Halepçe sokakları kan revan
Ne bülbüllerden feryat figan
Ne kavallardan ezgiler
Ne çığlıklar
Nede koşuşturan çocuklar var
Yağan zehirdir, yağan kurşun
Yağan ölümdür oy hawar hawar
Bahara sayılı günler kala
Zamansız bastı soğuklar
Bedenler dondu
Bedenler döküldü
Halepçe sokakları kan revan içinde
Ne bülbüllerden feryat-figan
Ne kavallardan ezgiler
Ne çığlıklar
Nede koşuşturan çocuklar var
Gözlerim hep yar yolunda
Kendisi de Beyoğlu’nda
Kıyasıya sevdim onu
Dövmesi de sol kolunda
Bekliyorum o yar gelsin
Ben garibi bir dinlesin
Sıkılmasın, söylenmesin
Tüm aklımı benden çelsin
Yarın dili şeker gibi
Bakışları bahar gibi
Ne çok seviyorum onu
Arzu, Kamber aşkı gibi
Yarım belki Ardahanlı
Belki de yemyeşil Vanlı
Yüzünde çok benleri var
Bakışları çok manalı
Yar şu gönlümün özeli
Yüzü aydınlık bezeli
Tüm yüreğim onun olsun
Kendi o şehrin güzeli