Necmettin Yalçınkaya ağ günlüğü

Der Kâfer -Böcek-

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Der Tee gefiel ihm nicht... der Tee hatte ihm nicht geschmeckt... Er stellte seinen PC an, surfte im Internet, surfte in verschiedenen Webseiten, trotzdem verging die Langeweile, die er in seinem Innersten verspürte, nicht. Er loggte sich in das MSN ein, niemand war dort anzutreffen... Er warf einen Blick in die Zeitungen, die Nachrichten; die er las, machten ihn schwermütig... Er zog sich etwas an und rannte nach draussen, auf die Strasse, ein Enge Gefühl war ihm überkommen. Er ging aufs Geratewohl in eine Richtung.

Göğü Kucaklamak

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

kucaklayıp 
getirsem sana 
biliyorum yine de 
sığmayacak 
mavi gözlerine... 

Yalnızlığımı kurşuna dizip 
yok etsem de 
karşı koyamam 
simsiyah gecelere 

İstiyorum aslında 
acılarımı bulutlara 
yüklemek 
Ve onlara 
taşıttırmak 
çilesini yaşamın... 

Ve kısacası 
gülüm 
gül çiçeğim 
Kejem, 
bir hançerin 
yüreğimi dağlaması gibi 
bir şey 
senden 
ayrı 
yaşamak...

Bir önsöz yazmak…

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Necmettin Yalçınkaya, eğer bu önsözü yazamazsan, anamı kapına getiririm, dedi. Ah, dedim içimden; biz düşünüp taşınana kadar annelerimiz hayata hemen el koydular; yaşanır hâle getirdiler. Teyzem keşke geliverse, o incilerinden bir tane önsöz niyetine deyiverse.
Tamam. Biz söyleyeceğiz. Onlar üstelik bizim için bu kadar emek vermişken, onlara duygumuzu biz anlatacağız.
Necmettin Yalçınkaya’ya hepimiz teşekkür ediyoruz. Çünkü hepimiz adına, anasının özelinde annelerimizi anlattı…

alıp getirmeli seni bana

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Bir gün 
hareket edeceğim 
bir gemiyle... 
-bilinmeyene değil sana... 

sen 
duymayacaksın bile 
kimbilir kaçıncı düşlerde 
kaçıncı uykularda olacaksın? 

Güvertede dalmalı gözlerim 
moruna denizin 
Oracıkta SEN 
yarışmalı gemiyle bir yunus 
Gözlerinde SEN 

getirmeli senden bir habercik 
bir martı kanadı 
çarpmalı yüzüme bir dalga 
-ıslatmalı yüzümü 
tuzlu çavlan gözyaşların... 

Ali’nin Güllü'sü…

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Adımlarını hızlandırdı, okula geç kalmak, bu yüzden öğretmeninden azar işitmek istemiyordu. Her gün üzerinden geçtiği, eğri büğrü, taşlık yoldan yokuş yukarı tırmanıyordu. Yolun her bir yeri ezberine kazınmıştı. Beş yıldır aynı yolu kullanıyordu. Bu yoldan gide gele büyümüş, değişmişti ama yol aynıydı; hiç değişmemişti. Seçim zamanı yaklaştığında birileri mahalleye gelir, kömür, yiyecek torbaları dağıtır, mahalleliyi bir meydana ya da kahveye toplar, hararetle nutuk atmaya başlar, mahalleliye oy karşılığı, iş, aş ve yol yapma sözü verirdi.

Bir Ayrılık Şarkısı

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

 Elinde kumanda aleti, başladı kanallar arası gezinmeye. Bu uğraşı bir müzik kanalında şimşek gibi son buldu! Onu yıllar öncesine davet eden bir şarkı çalıyordu... Dondu âdeta! Nefesi daraldı. Derin bir iç çekti. Şarkı onu birkaç saniye içerisinde kendinden kopardı aldı yıllar öncesine, yetmiş sekizli yıllara götürdü. Ve özlem dolu bir gezintiye çıkardı. Hani şu 18 yaşlarında olduğu; kabına sığmayan, enerjik dönemini yaşayan, yarın bakışlı, özlemleri deniz, hasretleri okyanus olduğu zamanlara.

Sevgi’nin Üvey Ninesi,

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

İki katlı sırça yapılı eski Rumlardan kalma geniş bir bahçesi olan, alt katta oturma odamız ve mutfakla bir salonumuz vardı, üst katta üç odamız, birinde annem ve babam, diğerinde erkek kardeşlerim,  ötekinde ben, kız olduğum için şanslıydım, tek kalırdım. Fato geldiğinde onun koynunda yatmayı çok severdim, tüm sıcaklığını bedenimde hisseder babamın anlatılarında onu daha bir başka severdim..

Bahçedeki Tuvalet

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Baktık derneğin kapısı açık, girdik içeriye. Kadınlar baş başa vermiş, aralarında neşeyle konuşuyor ve şakalaşıyorlardı. Birbirlerine takılmıyor da değillerdi bu arada.
Selam verip selam aldık ve bir köşeye iliştik. Kadınlar bizi görünce sohbeti kesip politik konulara girdiler. Kıymet Hala hararetle bir şeyler anlatmaya başlamıştı ki, annem sözünü kesti ve bize dönerek:
“Bakmayın siz bunun böyle sert konuştuğuna,” dedi. “Geçen sizden dergi almasın diye kızı Nesrin’i bahçedeki tuvalete kapatmış, üzerine de kapıyı kilitlemiş.”

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...
RSS - Necmettin Yalçınkaya ağ günlüğü beslemesine abone olun.