LAİKLİK… AMA NASIL?[*]
küresel bir çaba da var. Tanrı bir kez merkezden uzaklaştırılırsa,
insanlar kendi efendileri hâline gelir… Sekülarizme karşı direnmeliyiz.”
(Ugandalı pastör Julius Rwotlonyo, 2020)
küresel bir çaba da var. Tanrı bir kez merkezden uzaklaştırılırsa,
insanlar kendi efendileri hâline gelir… Sekülarizme karşı direnmeliyiz.”
(Ugandalı pastör Julius Rwotlonyo, 2020)
“Sanat bir ayna değil, bir çekiçtir,” der Leon Trotsky, “yansıtmaz, şekillendirir.”[2] “Sanatçılar huzuru bozmak için buradalar,” diye ekler James Baldwin…
Adil Okay ve Özcan Yaman, tam da bunun için buluşmuş… Huzuru bozmak, toplumsal gerçekliği yeniden şekillendirmek için ellerine çekiç almışlar…
ne kadar ağır olduğunu bilmezler.”[1]
“… Bu zehirli kaltak, bir maymun kadar zeki olmakla birlikte sorumluluk duygusundan tümüyle yoksun olduğu ve tek motifi kendini haklı çıkarma yolunda neredeyse sapkınca bir istek olduğu için daha çok zarar verecek,” diye yazıyordu Victor Adler August Bebel’e 5 Ağustos 1910 tarihli mektubunda.
Bebel ise 16 Ağustos 1910 tarihinde şöyle yanıtlıyordu Adler’i: “Bütün o rezil kadınca zehir püskürtmelerine karşın, partiyi onsuz bırakamam.”[2]
Zorbanın kahrına, gurunun çiğnenmesine,
Sevginin kepaze edilmesine,
Kanunların bu kadar yavaş
Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine.
Kötülere kul olmasına iyi insanın?”[1]
umutsuzluğun da içinde umut.”[2]
Merhaba, Sevgili Sarıyerli Kadınlar,
Çağrınız bende sevinç uyandırdı. 8 Mart öncesi sizlerle olmak, mutluluk…
belki bi cesaret,
Belki bi çılgınlık,
Belki bi şiir, belki bi çay.
Olur ya, belki…”[2]
Merhaba, Dostlarım, Kardeşlerim,
Yıllar önce üniversiteden ayrılmak zorunda bırakıldığımda, ayrıldığımın sadece çürümekte olan bir kurum olduğunun farkındaydım.
Aynı düşü paylaştığım sizlerle ise yolum hiç ayrılmayacaktı.
Ayrılmadı da…
“Yüreğiniz ferah olsun,
olabildiği kadar.
En uzun gecelerin de
bir sabahı var.”[2]
Engerekler ve çıyanlardır,
Bunlar,
Aşımıza, ekmeğimize
Göz koyanlardır,
Tanı bunları,
Tanı da büyü...”[1]
kanat çırpmasını istiyorum.
Zira özgürlük, hiçbir zaman kadınların
kolay kolay elde edebildiği bir şey olmadı.”[2]
Merhaba Dostlar… Merhaba Lilith’in Torunları…
Bundan yaklaşık bir yıl önceydi… Pandeminin hayatımızda hüküm sürdüğü günler. Kadıköy’de bir dernek odasında gencecik kadınlarla birlikte coşkulu, verimli bir toplantıyı anımsıyorum. Sanıyorum adı henüz tam konulmamıştı. Ama içinizden bazılarıyla bir doğum gerçekleştirildi.