Sibel Özbudun ağ günlüğü
“Kapitalizm ve Ataerki” Üzerine Notlar[1]
mutfaktan çıkıp
ülkeyi yönetmesidir.”[2]
√ İşe “ataerki”ni tanımlama girişimiyle başlayayım: Tarihin verili bir momentinde (bu momentin ne olduğu ya da önce hangi coğrafyada biçimlendiği burada tartışma konusu değil), belirli tarihsel koşullar altında biçimlenen yaşlı ve otorite sahibi bir erkekler grubunun kadınlar ve gençler üzerindeki sistemli, kalıcı yaptırım gücüne dayalı iktidarı.
Unutmamak, Devrimci Bir Eylemdir…[*]
Birbirimize bir orman gibi bağlanmaktan.”[1]
Ağustos sonlarında düştü posta kutumuza Hasan. Kapağında gencecik, temiz yüzlü, tipinden Balkan kökenli olduğu az-çok kestirilebilen, yakışıklı bir delikanlı fotoğrafı. Bir Kitabın alışılmadık biçimde adı tek bir isimden oluşuyor: Hasan.[2] Yazarı Ankara’dan, öğrencilik yıllarından, Özgür Üniversite sıralarından tanıdığımız bir genç kadın, Aslı Esma Karaca.
“Sosyalizm Ve İslâm” Tartışmalarında Önemli Bir Kaynak: Bolşevik Devrimi Ve Din
Bu kargaşa ortamında 20. yüzyılın büyük bölümünde gerek felsefi, gerek toplumsal, gerekse siyasal alanda hegemonik olan düşünüş tarzlarını yaylım ateşine tutan ve “modernizm” yaftası altında topyekûn tarihin çöplüğüne atmayı hedefleyen postmodernist yıkım harekâtı bir hayli merhale kaydetti.
Mezuniyet Ritüelleri: Nereden Nereye?[1]
oynanan bir külttür.”[2]
İktidarın “Kayıkçı Dövüşü”: İstanbul Sözleşmesi[*]
yeryüzüyle gökyüzün aracısı olarak
bulutu haraca kestiğiniz yerde?”[1]
AKP’nin ayağı İstanbul Sözleşmesi’ne fena dolandı. İktidarının henüz “demokrasiyle barışık”, “AB hedefinden kopmamış”, seçmen desteğinin yüzde 50’lerde seyrettiği günlerde hazırlanmasına nezaret edip Türkiye’nin ilk imzacısı olmasını sağladığı “İstanbul Sözleşmesi”ne karşı parti çeperlerinden kopan “Kabakçı Mustafa İsyanı” ile karşı karşıya.
Kadınlar “Savaş Ganimeti” mi?[*]
her zaman tehdit altındadır.
Mutlak belirlilik, her defasında da,
özgürlük yoksunluğudur.”[1]
Tesadüf olamaz… Önce muhalif kadın gazetecileri, CHP’li kadın siyasetçileri vb. aralarında “paylaştılar”! İslâmî savaş kurallarına göre öyledir ya: Düşmanın kadınları “savaş ganimeti” sayılır ve evli olanlar dâhil, Müslüman savaşçıya helâldir!
Sosyal Bilimlerde “Evrim” Düşüncesi[1]
ona inansın inanmasın,
gerçek değişmez.”[2]
Kaçırmış olabilirsiniz. Reuters’ın 22 Ocak 2020 tarihinde Brezilya’dan geçtiği haber şöyleydi: “Brezilya’nın 200 yerli kabilesini temsil eden ana örgüt ABIP, yerli halkın ‘evrildiğini’ ve daha fazla insanlaştığını söyleyen aşırı sağcı Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’ya karşı dava açacağını duyurdu.”[3]
“Kadın(lık) Bilinci” mi? (Genç Bir Kadın Arkadaşın Sorusuna Yanıt)[*]
başkaldırmazlarsa da bilinçlenemeyecekler.”[1]
Öncelikle, kavram bence oldukça tartışmalı. Bir cinsiyete, üstelik de tarih-aşırı bir bilinç atfetmek, bırak Marksizm ile, düz mantıkla dahi mümkün değil. Örneğin Kleopatra da kadındı, onun cariyesi de, sen de… Üstelik ataerki (patriyarka) o günlerde de vardı, bu günlerde de… Şimdi buna dayanarak, Kleopatra’yı, Hürrem Sultan’ı, onların cariyelerini, ırgat kadınları ve seni-beni (bir de Angela Merkel’i) kapsayan bir “kadınlık bilinci” varsayımı, en yalın deyişiyle anakronizm olur.
“Yasam Küçüklerimi Korumak, Büyüklerimi Saymak!”[1]
Önümde şarap, çek babam çek
Saçlarım ne güzel, kar gibi ak
Yaş yetmişe vardı, laf değil
İnsan bugün yaşamazsa ne vakit yaşayacak.”[2]
“Corona virüs sebebiyle 45 yaş üstü personel alımları yapılmamaktadır.”