Anılar

Öğrencisi Olduğum ‘İnsancıl’a Dair[*]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

‘İnsancıl’ ile 90’lı yıllarda el kapılarının gri gökleri altında, Fransa sürgünlüğümde tanıştım.
O günden beri Cengiz Gündoğdu’ya, ‘Hocam’ diye hitap ederim; çünkü ben bir ‘İnsancıl’ öğrencisiyim.
“Neden” mi?
Lev Tolstoy’un, “Bilinç, bir insanın başına gelebilecek en yüce, en erdemli beladır,” deyişindeki üzere; ‘İnsancıl’ bir bilinçtir, erdemdir de ondan…
* * * * *
“Estetik Kalkışma”sıyla müsemma ‘İnsancıl’ın kaptanı; kendini “Ben Jakobenim,” diye tanımlayan; sert görünüşlü; çocuk kadar yumuşak; kibar ve cana yakın; bilge bir insandır.

Has Bir Tiyatrocu: Cüneyt Türel[*]

Temel Demirer kullanıcısının resmi

Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervasız,
Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar!
İnsan, âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.”[1]
 
1 Mayıs 2012’de hayata gözlerini yumdu; usta bir oyuncu ve dublaj sanatçısıydı; kadife gibi sesi vardı ve bırakıp gitti…
Emil Michel Cioran’ın, “Dostlar bizi ancak ölme inceliğini gösterdiğimiz zaman seviyorlar,” saptamasındakilerdendi O; yani Ajda Pekkan’ın ‘Palavra’ şarkısındaki gizli ses…

Sevdalar da üşür

Fetih Koç kullanıcısının resmi

Son baharı, son baharın hüznüyle seviyorduk. Bu hüzünler içinde sarı-sıcak duygularımızın dile gelişi ve sonrası yaşadıklarımızın da bizim gerçekliğimizin olduğunu algılamak ve kabullenmek değil midir? Her şey mavi olmadığı gibi kızılcıkta değildi. Bunu ikimizde biliyorduk. Bizim o diyarlarda kavuşmamız hem zor hem de kolaydı.  düşlerimizdeki o yerlerde, o ağaçların altında, hatta çeşmeden akan o suda buluşmak kolaydı, sadece biz kuralsızdık .Kolayı zorlaştıran, zor olanı kolaymış gibi gören düşleri üşümelere bırakan bizdeki kuralsızlık ve algısızlıktı.

Kaygımın 39.yılı

yekta uzunoğlu kullanıcısının resmi

Geri çekile çekile Türkiye’nin İran’la olan sınırına yaklaşmıştı. O yüksek dağlık bölgede dağları hançer gibi yaran bir ırmağın etrafında sığınak bulmuştu. Irmağın kenarında ender bulunan bir futbol sahası kadar geniş ağaçlarla kaplı bir alandı yeni sığınağımız. Düzlüğün bittiği yerde iki taraftan da yani ırmağın hem bu hem diğer yanında uçurum başlıyordu.

Zehra'nın Gömleği

Hümeyra Gün kullanıcısının resmi

Bizler televizyon çocuğu değildik.
Hazinemiz, ninelerin, dedelerin anlattıkları anonim masallar ve yaşanmış öykülere karışan, çoğu hayal gücü olan, içinde ölülerin, cinlerin, perilerin, şeytanların geçtiği *mesellerdi.
Bazıları hiç de çocuklara uygun değillerdi. Aynı odada tek bir sobanın başında oturulan evlerde, büyüklerin anlattıklarını biz küçükler kulak kabartırdık da gece olunca hepsi rüyalarımıza üşüşürlerdi.

Mektubun gelir bir bahar akşamı

Savaş Erdoğan kullanıcısının resmi

          Sana gitme kal demez kimse, benden başka. Kimse ağlamaz soğuk bir kış akşamında senin ardından. Sen gidersen yoldaşım, içimde bir fidan solar, yapraklarını döker sarı sarı. Suyu çekilir damarlarından, kurur denize karşı. Hüzünle kıyıya vurur dalgalar, çıkıp Kababurun’dan, Çeşme’den dolanıp Ürkmez’e doğru. Sen gittiğinde mesela, ben ölürüm. Gözlerim gülmez artık, kalbim sancır ağrıdan. Hayat anlamsızlaşır, kadehler dert olur akşam vakitleri. Sen gittiğinde mesela başıma derin derin ağrılar girer, beynimin sağ arka yerindeki sancılar dayanılmaz olur.

Çok şaşıracağınız Yaşar Kemal, Orhan Veli ve Sait Faik anısı

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Orhan Veli'nin hayli ilginç yaşamı içinde şimdiye taşınan manzaralar hem güldürüyor, hem de hüzünlendiriyor. Yani sadece şiirlerde geçen bir garip Orhan Veli miydi? Elbette değildi. Her şeyden önce insani yönleri de ortaya çıkmıştır. Sait Faik ile olan sıkı fıkılığındaki hikaye de onu ortaya serer. 
Refik Durubaş 2014 yılındaki köşe yazısında, Cevat Çapan'ın aktarımıyla Yaşar Kemal, Sait Faik ve Orhan Veli'nin anısını şöyle anlatır:
Cevat Çapan, Sabahattin Eyuboğlu’nun Ankara’daki evinde yaşanan bir olayı anlatıyor:

Uçuk Fikirlerim-1

Sedat Öncer kullanıcısının resmi

Sıcak,bunaltıcı yaz akşamlarının Elbette Kİ değişmez serinleticisi Buzlu rakıdır…
Ve taktir edersiniz ki rakı bir kültürdür…
Ama insan nefsi bir süre sonra daha değişik tadlar arıyor.
Şarap gibi…
Şarabın da bir kültürü vardır ve bunu bilenler belli başlı markalara da aşinadırlar.
Konunun uzmanlarından söz etmiyorum !...
O başka bir şey !...
Damağına yakışanlar benim sözünü ettiklerim.
Bir elinde üzüm salkımı diğer elinde kadeh olan Zeus’a benzerler çakır keyif olduklarında.
***

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...
Anılar beslemesine abone olun.