Çulluklar Dökülmüş
Evinde ziyaret ettim arkadaşım Osman’ı. Avurtları çökmüştü, damarları görünen incecik elleriyle sıktı elimi.
Dudakları çölde unutulmuş kaktüs gibi. Beni görünce birden canlanıverdi, gözleri yalımla parladı:
-Hasan, dedi. Dudaklarını kuşatan kaktüs canını acıtır gibi oldu, toparlandı. Gözlerini gözlerime çevirdi, ellerimi kemoterapi sıcaklığıyla tuttu:
“Karşıki tepelere çulluklar dökülmüştür.” dedi.
“Ne çulluğu Osman, çulluk mu kaldı? Yıllardır tek tük görülüyor çulluk.”
Gözlerini dikti, gözleri evin penceresini deldi geçti.