Şiir
ŞİİR İLLA DA ŞİİR![*]
kolayca yazıldığını mı sanıyorsunuz?”[1]
Johann Wolfgang von Goethe’nin, “Gökyüzüne çizilmiş resimdir;” Friedrich Hegel’in, “Güzel sanatların en üstünü ve en zor olanı,” diye tanımladıkları şiir -eskilerin deyimiyle- “İnsani bir mefkure”dir; Ahmet Hamdi Tanpınar’a göre, “Saf bir lisan”dır.
“Şiirin sabit bir tanımı yoktur,” denir; “Şiir gökyüzünün sonsuzluğu, denizin engin derinliğidir, ateştir, itirazdır, ütopyadır,” benim için…
OYSA
Üç adım ötedeydi
Kaç gün
Kaç yıl geçtim bilir misin
İçim titriyordu
Hayalleri arayan
Bir Sokağın başında durdum
Sonu gözüken
Kaldırım taşlarının yerini düz asfalt yol almıştı
Kapıların yüzü birbirine dönüktü
Ama İnsanların değil
Bütün Renkler değişmişti
Oysa en son aklımda kalan renk yeşildi
Yeşildi, yeşil
Ta ötelerden, gelen bir sesle irkildim
Kırk üç yıl öncesi
Düşmüş bir rüzgârın önüne
Sürükleniyorduk
Hiçbir iz bırakmadan peşimizden
mosmor Mor'u Maviye sarıyordum
Hep Beklenen
Yüzüne susardı aynalar
Susardı sevginin göğü sözüne
Acı kaldırımlarında yürüyen zamandı sadece
Gözleri uykusuzluk tırmalarken
Kapılar üşür
Mevsimler sararır
Ömür bükülür
Kalbim alev alev çarparken sana
Ben hala hep o günlerin durağında
Cumartesilerde beklerim seni
sessiz voltam
voltama yüklerim sessizliğimi
kaplumbağa hızıyla bir duvardan
bir duvara
kar yağıyor
gök kubbenin dipsizliğinden
yumruk yumruk
yağabildiğince yağsın tutsak bakışlarımın üstüne
yağsın da sussun özlemim
martısız denizdir
kilitlenmiş
kelimeleri unutmuş dudaklarım
vayyy....vay
bir kar yangını harlanıyor yollarında
tilkiler dolaşmaz bu havalarda
keklikler uçmaz
soluklar yapışmadan bıyığa donar
bu havalarda burnunu görmez insan
Güzellik
Tprysh Wrtak
视一直闪
联络方式都还没删
你待我的好
我却错手毁掉
也曾一起想
有个地方睡觉吃饭
可怎么去熬
日夜颠倒连头款也凑不到
墙板 被我砸烂
到现在还没修
一碗热的粥
你怕我没够
都留一半带走
给你形容
美好今后你常常眼睛会红
原来心疼我
我那时候不懂
假如我年少有为不自卑
懂得什么是珍贵
Şiirleriyle Şairler[*]
şimdi ve daima açıktır.”[1]
Edward Morgan Forster, “Bize kendimizi doğru biçimde küçük hissettirebilmek yalnızca sanatın işlevidir,” derken; altını ısrarla çizerek ekler Simone de Beauvoir:
“Sanatçının ifade edeceği bir dünya olması için, o, öncelikle bu dünyada yer almalıdır; baskıcı ya da baskı altında, yılgın ya da isyankâr, insanlar arasında bir insan.”
O insanlar arasında insanlardan birisi de şair(ler)ken; şiirlerine dair ‘Karagün Dostu’nda şöyle der Hasan Hüseyin Korkmazgil:
Denek
Göçmen Kuşlar
Ne havaya
Ne suya
Ne toprağa
Sen de gelmemiştin
Kulağım çınlasa
Gözlerim seğirse
Yüreğimde pürtelaş
Ha geldi ha gelecek
Kapı çalsa elimde kap kaşık düşmekte
Özlem bu ya nereye sığar ki
Her yanım özlem kokuyor
Yüzüm gözüm özlem akıyordu
Taşıyor köpük köpük
Topluyorum
Her zerreyi misali
Gözlerim bulutta
Gözlerim aykaranlığı
Buğusundan gecenin
Güneşi beklemekte
Sırasını şaşırmış hava ve su
Önce cemre düşmüş toprağa
Karıncalar yuvasından çıkmış