Şiir
Lepiska
Çocuk ve Toprak
Bilinmeze
Önümüz yörep
Tutunuyoruz
Yaban otlarına, kümelenmiş taşlara
Yuvarlanıp düşmemek için
Uçurumlardan
"Öğren-unut
Denize at
İğnenin ipliğin
Geri döndürmeyeceği yokluk
Yoktur" derdi
Dikiş dikerken annem
Şimdi gidip
Denize attıklarımı toplayacağım
Öğrenip unuttuklarımı
Hatırlayacağım
Ah!
Bilsen ki
Öyle bir yerde ki
Yokluk
Kırk yamalı bohçaya döndü
İpliği bir çeksen her parçası
Bir yere dökülecek
Lime lime olacak
Bir Yerlerde
Bir Yarım Taş
İçerisi çok sıcak
Sarı lambanın
Işığı yansımakta
Solgun yüzüne
Bir Yarım Taş
Bakıcısı getirmiş hastayı
Bakım evinden
Yaşlıca bir amca
Bir ablası varmış
O da akıl hastası
Bir yatak boş
Hastası yok
Bir haykırış koptu
Gecenin içine
Bütün sesleri susturan
Ablanın sesi
Sanki
Akıp gidenleri
Tutmaya çalışıyordu
Başını yukarı kaldırıp
Kendi etrafında dönüyor
Dönüyordu
"Ah can
Ben aklımı sana verdim
Bilemedim ki
Kirpiklerimdeki Gece
Sesinin ılıklığı dalgınlığımı ıslatırken
Anahtarı kayıp kalbin
Uzarmış menzili umuda
Hani ellerin bir mendil gibi düşerse yanıbaşıma
Yalın ayak düşerim sokağa
Ne kör vakitlere aldırış ederim
Nede o üryan sabahlara
Koşarım çıldırasıya
Kanayan yaradan gelişin tomurcuklanır belki
Gülüşün ve sesin keşfederken beni
Şu kalabalık yalnızlık düşer kimliğimden
DAS LIED DES FRiEDENS Barış Türküsü
Yıldızları Aşan Sessizlik
Tatil ya
Bırakın uyuyanlar uyusun
Hatta dünya uyusun döne döne
Uyusun yer gök
Çulu çektiklerinde herkes uyanır nasılsa
Korkularımdan sıyrılıp
Şöyle etrafıma bakınmak için
Yürüyorum
Dümdüz bozkır önüm
Tek tek duran ağaçların
Direnişini çalacağım
Yele karşı
Hani şu
Masallarınızın
Sonundan gökten düşen
Üç elma var ya
İşte onlar hep anlatanların
Ağzına düşüyor nedense
Dinleyenlerin değil
Gidip
Şehrin ortasına
Bembeyaz bir çadır kurup
BANGA MIN JI DAYIKAN RE HEYE
Dayik bixwazin dê şerê rawest
Bav bixwazin dê şerê raweste
Zengilê demjimara aştiyê lêbixe
Bila neherike rondikê çavê dayikan
Nebêjin kezeba min û li riya nenêrin
Çek û rextan hilnegirin, pênûs bigirin
Dayik bixwazin dê şerê raweste