“Kasap bunlar,” diyordu. “Ameliyat yapacakmış, sanki sakatat kesiyor!”
Ertesi gün Akhisar’a gittik. O zamanlar Akhisar’da Cevdet Bey adında yaşlıca bir pratisyen hekim vardı. Beni muayene etti, sonra babamı rahatlatan, yüzünü güldüren şeyler söyledi.
Böbreğimin alınmasına gerek yoktu. İlaçla tedavim mümkündü. Çok sıkı, tuzsuz bir perhiz yapmam, bir de her gün penisilin iğnesi yapılması gerekiyordu. Perhiz sorun değildi, ama köyde ebe, hemşire, sağlık memuru yoktu. İğneleri askerlikte sıhhiye eri olan biri yapıyordu.
Babam ona güvenmedi. Beni her gün Akhisar’a götürdü. Götürdü demek kolay. Altında araba yoktu, daha doğrusu köyde otomobil yoktu. Asfalta çıkıp, Akhisar-Manisa arasında yolcu taşıyan Akhisar Emniyet Turizm otobüslerine binmemiz gerekiyordu.
Köyle Akhisar asfaltı arasında iki kilometre mesafe vardı. Ve ben yürüyemiyordum. Eklemlerimde de romatizma iltihabı vardı. Dizlerim balon gibi şişmiş, bacaklarım çırpı gibiydi. Afrikalı çocuklara benziyordum. Tüm vücudum ödem içindeydi, yüzüm, gözüm şişti. Babam her gün beni iki kilometre sırtında taşıdıktan sonra seyrek geçen otobüsleri bekliyor, yer varsa biniyor, Akhisar’a gidiyorduk.
Anam başımda ağlıyor. Totemler yapıyordu. Üzerlik tüttürüyor, kurşun döküyordu. En az bir ay süre babam beni sırtında taşıdı. Cevdet Bey her gün bakıyor, sonra iğnemi yapıyordu. Giderek iyileşiyordum.
Bir vartayı da böyle, babamın özverisi ve doktorumun ilgisiyle atlatmıştım. Yaz bitti, okul başladı. Daha tam iyileşmemiş olsam da okulu kaçırmamam gerekiyordu. Okula gidebilmek için çok mücadele vermiştim. Elde ettiğim okuma hakkını kolay kolay yitirmek istemiyordum. İlk günden okula başladım.
O yıllarda ortaokul öğrencilerine şapka giyme zorunluluğu vardı. Asker ya da polis şapkalarına benzeyen, lacivert renkli, siperlikli şapkalarımız vardı. Ödemlerim tam çözülmediği için şapkanın alnımda derin izler bıraktığını bugün gibi anımsıyorum. O şapkalardan öyle nefret etmiştim ki, o yıl şapka giyme zorunluluğu kaldırıldığında, şapkamı sulama kanalına fırlatıp attım.
Bunlar nerden aklıma geldi? Geçen hafta rahatsızlandım. Vaskülit denilen damar iltihabı hastalığına yakalandım. Kollarımda bacaklarımda cilt altı kanamalar oldu. Bu hastalığın en kötü tarafı böbrek ve eklem iltihabı yapabilmesidir. Bu olasılık beni çocukluğuma, çocukluğumda yaşadığım hastalık günlerine götürdü. Neyse ki, bu kez böbreklerimi ele geçiremedi hastalık.