YENİ BİR ERDEM HAREKETİ GEREK

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi
Erdem, kusursuzluk değil, kusurlu olduğunu bilmektir. Erdem, zaafsız olmak değil, zaaflarının farkından olmaktır. Erdem, başkasına güvensizlik değil, kendisine güvenmektir. Erdem, iyi insan aramak değil, iyi olmaya çalışmaktır

Erdem, düşmanın dışımızda değil, kendi benliğimizde olduğunu bilmektir.

 Erdem, kör olduğunun, aciz olduğunun, yanı başındakini tüm eksikleriyle kabul etmesini bilmektir. Kendisini yani insanı her şeyin merkezine koyan tutumlardan kaçınıp, ben değil biz, biz değil tabiat ve tüm canlılarla birlikte varız diyebilmektir. Erdem en kötüsü, en âcizi, en çaresizi benim diyebilmektir.

İnsanlık çöküşte, freni patlamış araç gibi yukarıdan aşağıya doğru hızla ilerlemektedir, önüne çıkan her şeyi tahrip edip uçuruma doğru ilerlerken yarışta olduğunu sanmaktadır. Bir yandan savaş, kıyım devam ederken diğer yandan eğlencenin zevkin içinde boğulmaktadır.

İnsanlık, içinde bulunduğu bu dramatik durumu anlamayacak kadar sarhoştur. Kimi yeryüzü putlarının, kimi de gökyüzü putlarının esiri olmuş durumdadır. Bu nedenle asıl sorunlarla uğraşmak yerine tali sorunlarla meşguldür. Hayatta karşılığı olmayan “ben” duygusu içinde şişinip durmaktadır. Kimileri din tabusuyla, yaşanamayacak bir din çerçiliğinin peşindeyken, kimileri, insansız, erdemsiz mevkilerin peşinde koşup durmaktadır. Kimileri hayal mahsulü sözde sanal bir sınıfın peşine düşmüş, para tanrısına veryansın edip, “bizi de gör” diyerek isyan edip durmaktadır. İnsanı ayıran, sınıflandıran, kategorize eden millet hayaletinin peşine düşmüş yanı başındakilerle kavga edip insanlığı tüketmeye devam etmektedir.

 Kendimize soracağımız basit sorular bile peşine koştuğumuz, inandığımız yapay değerlerin ne kadar değersiz olduğunu anlamaya yetecektir. Biz kimiz, ne istiyoruz, istemeyi arzu ettiğimiz şeyleri çevremizdekilere verebiliyor muyuz? Karşı çıktıklarımızdan farklı mıyız? O halde öfkemizin bütün nedeni onların yerinde olamama tepkisi mi? Onlar haksız, biz haklı mıyız? Onlar adaletsiz, biz adil miyiz? Onların içi nefret dolu, bizim içimiz sevgi dolu mu? Onlar bölücü biz birleştirici miyiz? Onlar hırsız biz dürüst müyüz? Kendimize soracağımız her sorunun vicdanımızda bulacağı karşılık kadar varız.

 Günümüz insanlığı gerçeklerden kopmuştur. Gerçek nedir? Gerçek yaşanandır; acıdır, sevinçtir, ihanettir, sadakattir, açlıktır, tokluktur, savaştır, adalettir, zulümdür, yaşamdır, ölümdür.

İnsan özü ortaya çıkarmak, anlamak yerine biçimle uğraşmaktadır. O halde asıl nedir? Asıl insanın doğa ile uyum içinde, doğaya zarar vermeden yaşamasıdır. Oysa insan bırakın doğa ile uyumlu yaşamayı doğayı ve kendisini yok ederek yaşatmaya çalışırken, aslında yok etmeye çalıştığı kendisidir.

 Öz nedir? Öz insanın kendini bilmesi, kendini tanıması, olduğu gibi görünüp göründüğü gibi olmasıdır. Oysa insan yüzüne taktığı maskelerle dolaşmaktadır. Egosunu tatmin etmek uğruna her türlü gözü karalığı sergilemekte, yalanı doğru gibi sunarak sözde amacına ulaştığını sanmaktadır. Birilerinin mezarını kazdığını sanırken, aslında kendi mezarını kazmaktadır.

 Kavramlar iç içe geçmiş, her şey karmaşık hale gelmiştir. Düşmanın yerini dost, iyinin yerini kötü, yanlışın yerini doğru alırken, ahlakın yerini ahlaksızlık almıştır. O halde ahlak nedir? Ahlak sözünün eri olmak, zararlı değil yararlı olmaktır. Tüketmek yerine üretmek, ya da tükettiğinin bir kaç katını üretmektir. Çözümsüzlük yerine çözüme kilitlenmek, düşüş yerine yükselişe geçmek, düşüncesizlik yerine düşünmektir. Ben yerine biz, yıkım yerine yapım, aldatmak yerine sadakattir. Kendisini sözde kurtarmak uğruna iftiralardan kaçınmaktır. Oysa dünya şekilden, insan süsten biçimden ibaret hale gelmiştir. Kimlikler flu, sözler yalan, duruşlar kaypak ise, insanlık çürümüştür.

 Yapılması gereken hızla kan kaybeden insanlığın yani bizlerin acil kana ihtiyacı vardır. Bu nedenle erdem hareketine ihtiyaç vardır. Bütün bu gerçeklikleri göz önüne alıp, birlikte yaşadığımız, beğenmediğimiz, kötü gördüğümüz insanlarla ortak paydalar bularak birlikte yürümesini bilmektir.

 Mesele iktidar olmak değil, iktidarsız olmaktan kurtulmaktır. İktidar olmak, bir yere baş olmak, devlet yönetmek değil, kendisini yönetebilmektir. Başkasıyla değil, kendisiyle savaşmasını bilmektir. Kendimizi yönetmekte aciz isek, başkasını nasıl yönetebiliriz. Kendimizi örgütlemek, disipline edememişsek, başkasına ne diyebiliriz? Kendimiz bile söz geçiremiyorsak başkasından nasıl söz isteyebiliriz. Kendimize saygı duymuyorsak, başkasına nasıl saygı duyabiliriz.

 Bu nedenledir ki erdemden söz eden erdemli olma yoluna girmiş demektir. O halde kusurlu, günahkâr, eksik, zaaflı biri olarak diyorum birlikte hareket edelim. Umutluyum, umutvar olalım. İnançlıyım inancımızı tazeleyelim. İktidar hırslarından kurtulup, benliğimizin iktidarını kuralım. Karanlık dehlizlerden çıkıp IŞIĞIN KAYNAĞI’NA yönelelim.

İ ÜLGER

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...