Beni Sen Öldür, Maraş/78 FAİK AKÇAY

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi
Maraş Kıyımı’nda saldırganlar kapıya dayandığında bir anne, “Çocuklarıma yapacakları kötülüklere dayanamam.

Onlara bu fırsatı verme, beni sen öldür” diye yalvarmış eşine.

 

Araştırmacı, yazar Aziz Tunç, Maraş Kıyımı(Tarihsel Arka Planı ve Anatomisi) yapıtından sonra, Beni Sen Öldür, Maraş/78 çalışmasıyla karşımıza çıktı. Aziz Tunç gibi biri çıkıp bu olayı araştırmasa, Maraş’ta yaşanan kıyımı gerçek boyutlarıyla öğrenemezdik. Bu iki yapıtta, Maraş Kıyımı tüm yönleriyle tarihin sayfalarına geçmiş bulunmaktadır.

Aziz Tunç, Maraş Kıyımı’nda acı çeken insanların acılarını, kendilerinden, adları, resimleriyle birinci el kaynaklardan dinleyerek, bu topraklarda yaşayanları, insanlıkla yüz yüze getiriyor.

Aziz Tunç’un Maraş Kıyımı’yla ilgili çalışmalarından önce bu konuda çok şey yazıldı. Tunç’un çalışmaları, bu konuda daha önce yazılanların ne denli yanıltıcı, çarpıtılmış olduğunu ortaya koymaktadır.

Aziz Tunç Maraş Kıyımı’nı tarihin karanlık sayfalarından kopararak insanlığın gündemine taşıyan özgün, emek ürünü bir çalışma yapmıştır.

“Çalışma kapsamında 11 il, 12 ilçe ve çok sayıda köy gezilmiş, katliamın acısını en derin haliyle yaşamış olan 340 insanla görüşme, bunlardan 64 insanla kameralı çekim yapılmıştır.”

Tunç yoğun emek ürünü olan çalışmasıyla, anlatımı güç olan acıları yaşayan insanları, adları, resimleri, olayın yaşandığı yerler, olayın nasıl yaşandığı gibi durumları belirterek açık, seçik önümüze koymaktadır.

Maraş Katliamı’nı bin, bilemediniz iki bin kişi yapmıştır. Yurttaşlarını iki bin acımasız saldırganın elinden kurtaramayan ya da kurtarmak istemeyen bir ordu, polis, bu ülkeyi düşman saldırısından nasıl koruyacaktır?

Hiç kimse geldiği soyu, inandığı dini seçerek bu dünyaya gözlerini açmamıştır. Anne, babamız, içinde bulunduğumuz toplum, bu toplumun değer yargıları büyük ölçüde kendi seçimimiz değildir.

Bir insan, nasıl olur da kendisi gibi bir insan olan, 16 yaşındaki gencecik bir insanın ağzına kurşun sıkabilir? Gencecik bir kızın memelerini kesebilir? Dedesi yaşında insanların ağzına silah dayayabilir? 128 yaşında yaşlı bir insanın öldürülmesi, ölenlerin cenazelerinin camiye alınmaması, yaralıların hastanelere sokulmaması, ölüme terk edilmesi, hangi insanlık değerleriyle örtüşebilir?

Bir annenin gözleri önünde yavrusunu öldürmenin acısını taşıyabilecek yürekler, insana özgü değerlerin kıyısından, köşesinden geçemeyecek ölçüde kirlenmişlerdir. Nefret, kin, öfke kusulan ortamları hazırlayanların içine düştükleri acınası durumu, yaşamlarını, geçimlerini bu olumsuz değerlere bağlayarak insanlıktan uzaklaşanların dışında hiçbir insan onaylayamaz.

Kendisine sıkılan mermilerin nedeni niçin sıkıldığını bilmeyen çocukların acımasızca öldürülmelerinin hiçbir haklı gerekçesi olamaz.

Sorun bu canavarları üreten toplumsal yapı, gelenek, göreneklerin kurtulması, ortadan kaldırılması yerine, belli çıkar çevrelerince beslenmelerinden kaynaklanmaktadır kanısındayız.

Bu acımasızlık, insanların doğalarının ürünü olmasa gerektir. Aile yapısı, içinde büyümekte oldukları toplumun yapısı, yüklenen değer yargıları, insanları bu canavarlıklara iten temel etkenler olsa gerektir. Bir dine inananların, başka bir dine inananlara, bir ırktan olanların başka bir ırktan olanlara nefretle, kinle saldırmaları, kendilerine benimsetilen değerlerin ürünü olduğu düşüncesindeyiz.

Benzeri birçok olayda olduğu gibi, Maraş Kıyımı’nda da, insanlara acımasızca saldırıların çoğunluğunun, savundukları din, geldikleri soyun üstünlüğü, yüklendikleri değer yargılarıyla ilgili konularında bir tek önemli yapıt okumadıkları, bu konuları yeterince düşünmedikleri kanısındayız.

Maraş, Sivas, Çorum kıyımları gibi dönüm noktaları, Türkiye’nin gerçek tarihini yazabilmek için önemli köşe taşlarıdır.

Maraş Kıyımı’nda ölüm kusan saldırganlar kapıya dayandığında Ümmühan Duman, “Bunlar bizi sağ bırakmayacaklar, bize ölümden beter kötülükler yapacaklar. Çocuklarıma yapacakları kötülüklere dayanamam. Onlara bu fırsatı verme, beni sen öldür” diye yalvarmış eşine. Bir insanın bu ruhsal yıkıma uğratılmasını açıklayacak sözcükler bulmak güçtür.

Bir kadın yıllarca bir yastığa baş koyduğu, çocuklarının babası olan eşine nasıl “Beni sen öldür” diyebilir? Maraş Kıyımı sırasında, bu duygular içinde çırpınan Ümmühan Doğan, kocasına, “Onların (saldırganların)eline bırakma, beni sen öldür” demiştir.

“Beni Sen Öldür, Maraş/78”, sözlü tarih, sivil tarih yazımına güzel bir örnektir.

Acılar yüreklere sinince kolayca silinememektedir. Çok titiz bir araştırmaya karşın, Maraş Kıyımı’nın yine de aydınlatılamayan yanların olduğu anlaşılmaktadır.

Maraş Kıyımı, mezhep, ırk savaşı gibi çağımızın algılarına göre oldukça çağdışı içerikli bir kıyımdır. Türk, Kürt Alevi insanların yaşadığı yerlerde, toplumsal duyarlılığı yüksek kutsallar üzerinden yürütülmüş bir sonuçtur. Olayın en yoğun olarak yaşandığı yer olan Yörükselim Mahallesi’dir. Burası Osmanlı döneminde bir Ermeni yerleşim birimidir. Adından da anlaşılacağı gibi, Yörüklerin, Kürt Alevilerin yerleştiği bir yöredir.

Tarihimizde yaşanan bu acı olaylarla yüzleşemezsek, geleceğimizi sağlıklı temellere oturtamayız. Bu yapıtlar geçmişin acı olaylarını gün yüzüne çıkarırken, bir yandan da geleceğimize ışık tutmaktadır.

Maraş Kıyımı’nın suçu üzerlerine atılan kesimden birileri çıkarak, Aziz Tunç’un bu özgün çalışması karşısına, “Bu olay bizim üzerimize yıkıldı, ancak bunu biz yapmadık. Bizden birileri bilmeyerek ya da yanlış yönlendirmeler sonunda bu olaya katılmışsa, olayın yaşanmasında maşa olarak kullanılmışsa, bu insanlar da, şu acıları çektiler” diyerek, kıyıma katılanların yaşadıklarını belgeleyerek, gerçek suçluların ortaya çıkmasına yardımcı olacak çalışmalar yapmak durumundadırlar.

*Araştırmacı- Yazar

faikakcay3@hotmail.com

 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...