Kimsesizler Mezarlığında Bir İbiş/ Meltem Karakaş

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi
Genç kız sabah erkenden uyanmıştı. Günlerdir bu yolculuğa hazırlanıyordu. Uzun ve yorucu olacaktı her zamanki gibi. Ama bu onu daha da heyecanlandırıyordu. O uzun yola düştüğü andan itibaren bir eli yüzünün yarısını kaplar vaziyette başı otobüs camında düşünürdü, hayaller kurardı. Hem biraz hüzün hem de biraz gülümseme vardı onun Dersim yolculuklarında. İşte bu yolculukta onlardan bir tanesiydi.

Ama tek bir farkı vardı. Genç kız bu kez hiç görmediği amcasını aramak için gidiyordu Dersim’e. Bunun için düşmüştü yollara.

24 sene olmuştu. Aradan geçen onca zamana rağmen hiç görememişti amcası İbiş’i. Ne o genç kızı aramıştı ne de genç kız onu. Ama biliyordu amcası onu düşünürdü, merak ederdi. Hayalinde severdi, sarıp sarmalardı. Çünkü genç kız amcasını hayalinin bir köşesinde hep yaşatmıştı. Şimdi ise onu görmenin vakti zamanı gelmişti. Tekerlekli sandalyeye mahkûm olduğunu öğrendiği amcasını bulacaktı ve 24 senenin hasretini doyasıya giderecekti. Onunla el ele Munzur’un kenarında uzun uzun sohbet edip belki de hiç susmadan anlatacaktı. Çok heyecanlıydı. İlk kez amcasını görecekti. Acaba elleri nasıldı? Nasıl gülüyordu? Kızdığı zaman aynı babası gibi kaşlarını çatıp küsüyor muydu? Amcasını, onun hayatını çok merak ediyordu ve saatler sonra ona kavuşacağı anı hayal edip yine uzaklara dalıyordu. Acaba neler anlatacaktı kendisine.

Sabah erkenden otobüsten indi. Çok yorgun ve bitkindi. Ama kaybedecek vakti yoktu. Bir an önce eşyalarını kalacağı eve bırakıp yola düşmeliydi. Öyle de yaptı. Eşyalarından kurtuldu. Çantasına anne, babasının ve kız kardeşinin fotoğraflarını koyup amcasının yaşadığını öğrendiği Nazımiye ilçesine doğru yola koyuldu.

Yıllar önce gelmişti buraya. “Ne kadar uzun zaman oldu…” dedi kendi kendine. Her şey babasının anlattığı gibiydi sanki. Evler, ağaçlar, yüksek dağlar, yoksul ama güler yüzlü insanlar… Herkes, her şey babasının yıllar önce bıraktığı gibiydi.

Nazımiye’ye varmıştı artık. Koşarak amcasını tanıyabilecek olan insanları bulmaya çalıştı. Başardı da. Ama beklediği yanıtı alamadı. Amcası Dersim’den çıkmıştı. Erzincan’a yerleşmişti ve uzun zamandır kimse ondan haber alamıyordu. Genç kız bunu duyduğunda içini bir hüzün kapladı önce. Ama sonra ‘asla umudunu kaybetmemeliyim, Erzincan dedikleri yer yakın nasılsa, yarın sabah ilk otobüsle gider amcamı bulurum,’ dedi kendi kendine. Erzincan’da anne tarafından akrabaları da vardı. Uzun yıllar görüşmemişlerdi, ama genç kıza yardım ederlerdi. Hem amcasını orda daha rahat bulabilirdi belki de.

Eve dönüp yarını beklemeye başladı. Saatler birbirini kovalıyordu ama zaman yine de hiç geçmiyor gibiydi. Nasıl geçsin ki? İçindeki tarifsiz duygular uyumasına izin vermiyordu. Derken sonra bir an kapattı gözlerini ve hayal kurmaya başladı. Amcasının ellerini, gözlerini, gülümseyişini, yüzündeki çizgileri, saçlarındaki akları… Genç kız o gece amcasını yanı başına getirmişti.

Derken sabah oldu. Günün ilk Erzincan otobüsü 08.30’da hareket ediyordu. Hemen biletini alıp Erzincan’a doğru yola koyuldu. İki saat sonra Erzincan’daydı. Önce akrabalarını buldu. Teker teker anlattı durumu hepsine. “Amcamı arıyorum” dedi ve yardım istedi. En ince ayrıntıyı bile gözden kaçırmamalıydı. Amcası nerede, kimle yaşıyor öğrenmeliydi. Sonunda babasının köyünden bir aileye ulaştı. Onlar da yıllar önce köyün boşalması sonucu Erzincan’a yerleşmişlerdi. Onlardan amcasının huzur evinde kaldığını öğrendi. Bu genç kızın beklemediği bir şeydi. Bir an gözleri doldu, yavaşça yutkundu. Amcasının yalnızlığını gözünün önüne getirdi. Onu bugüne dek arayıp bulmadığı için kızdı kendine. Hemen huzur evini yolunu tuttu. Yol boyunca gözyaşları kirpiklerinin ucunda, büyük büyük yutkunarak kimseye belli etmeden amcasına kavuşacağı anı bekledi.

Sonunda huzur evine vardı. mışlardı. Burada çoğul. Kapıdan girip merdivenlerden çıkarken dizleri titriyordu. Sanki ayakları yere basmıyordu. Birazdan amcası İbiş’e sarılacaktı. Önce huzur evi müdürünün yanına çıktı. Görüşmek istediği kişinin adını soyadını verdi ve kocaman gözleri olan genç kız müdürün dudakları arasından çıkacak olan kelimeleri beklemeye başladı.

Ama hiçbir şey beklediği gibi olmadı. Huzur evi müdürü amcası İbiş’in yirmi gün önce öldüğünü söyledi. Kaldığı süre boyunca da kimseyle konuşmamıştı İbiş. Kimse de onu bu süre zarfı boyunca ziyarete gelmemişti. Huzur evi çalışanları da onu kimsesiz sanmışlardı. Bu sebeple onu Erzincan’daki kimsesizler mezarlığına gömmüşlerdi. O huzur evi bir an genç kız için huzursuz, karanlık bir cehenneme dönüşmüştü. Sanki binanın duvarları başına yıkılmıştı. Eziliyordu, acı çekiyordu. Göğsünün tam ortasına oturmuştu İbiş amcası. Hiç görmediği ve yıllarca bu anı bekleyip, amcasına kavuşacağını düşündüğü günde onun öldüğünü ve kimsesizler mezarlığına gömüldüğünü öğrenmişti. İçindeki öfkeyi, acıyı bastırmaya çalışıyordu. Ama başaramıyordu. Amcası kimsesiz değildi. O yalnız değildi. Uzak yollardan onun için gelmişti. Ama geç kalmıştı. Amcasına yetişememişti. İbiş belki de yıllarca kimseyle konuşmadan, sessizce genç kızın gelmesini beklemişti. Öfkesi acıya, acısı isyana dönüştü o an. Hiç bilmiyordu bu tarifsiz acının üstesinden nasıl gelebileceğini. Artık gözyaşları kirpiklerinin ucunda değil, yanaklarından avuçlarına doğru akıyordu. Artık sessizce yutkunmuyor, bağırıyordu. Çok geç kalmıştı hem de çok. Şimdi bağırsa amcası onu duyar mıydı?

MELTEM KARAKAŞ

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15
12/06/2023 - 15:04

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...