Şiir üstüne 13

Barış Erdoğan kullanıcısının resmi
Şiirin Frankeştaynları, Prometeleri ve Argosları'na Devam (III) . Divan Şiirinin Güluv (Abartma) Ustası, Şiirin Öfke Yağmuru: Nefi Benim başucu kitabımı herkes bilir: Denemeler (Montaigne). Kırk yıl okudum tükenmedi. Tersinden başladım gene tükenmedi. Vira bismillah şimdi de ortasından başlayalım.

 Eğer okunan bir şiirse okur yüreğinin pasının silindiğini hissetmeli, okuma bittikten sonra ok acısıyla kıvranmalı. Yok düz yazıysa o yazı adamakıllı düşündürmeli. Ben denemelerin her cümlesinde şiir bulurum, düşünürüm.
Nefi öfke yağmurudur dedik ya. Konuya “öfke”den başlayalım: “Öfke saklanmaya gelmez, büsbütün içimize işler. Demosthenes bir meyhaneye girmiş, kimse görmesin diye arkalarda bir yer arıyormuş. Diogenes görmüş ve demiş ki: “Ne kadar arkalara gidersen meyhaneye o kadar girmiş olursun.”
Dozu artıralım ve “ölüm”e geçelim:
 “Hegesias dermiş ki: Yaşamanın yolu gibi ölmenin yolunu da kendimiz seçmeliyiz. Diogenes, filozof Speusippos’a rastlamış. Tutulduğu iyileşmez fil hastalığından ötürü kendini sedyeyle gezdirten Speusippos: Selam sana, Diogenes, demiş. Sana selam yok, diye karşılık vermiş Diogenes, sen ki bu halinle yaşamaya katlanıyorsun hala. Bir zaman sonra filozof öylesine zor yaşamaktan sıkılarak kendini öldürmüş.”
 Montaigne’i fazla sulandırmadan yol alalım. Bu yazımızda hayat ve ölüm üstüne zar atacağız. Hedefteki ölümlü, Nefiler Nefi’si, şair Nefi. (Nefi yararlı olan anlamına gelir amma ondan yararlananlar hükümdarlar olmuş, biz bu yaşa dek ummuş durmuşuz.) Nefi’den ses getirecek bir beyitle başlayalım işe:
Gürci hınzîri a samsûn-ı mu‘azzam a köpek Kande sen kande nigehbânî-i ‘âlem a köpek
(Görkemli saray itleri bekçisi a köpek / Nerdesin nerde alemin bekçisi a köpek)
Bu dizeler bir şairin hayatına mal olur mu? Nefi söylemişse olur! Bekleyip görelim.
Tanrı kimseye şair Nefi’nin dilinden, belasından, kederinden ve kaderinden nasip etmesin. Hatta övgüsünden. Övgüsü rüzgârla öfkeye dönüşürse sadrazam da olsanız vay halinize. Ben kendi adıma övgünün ve yerginin dozunu orta kararda tutarım. Nefi, hicivlerini (yergilerini) öyle abartır, öyle abartır ki Gürcü Mehmet Paşa’nın canına tak eder, Paşa da sonunda Nefi’nin idam kararını çıkartır. Bir sövgü yağmuru olan Nefi kurtarıcı peşine düşer, derdine çare bulamaz, bir zamanlar sığınak gördüğü efendisi, padişah hazretleri bile. İnsanda Leto şansı olmaya görsün.
Efsaneye göre, Poseydon bir gün “yaba”sıyla denize vurmaya kalkmış, vurduğu yerden bir parça toprakla bir ada çıkmış. Ne var ki zerre yeşillik ve otun olmadığı bu ada denizlerde yüzüp durmuş. Tanrıça Leto, doğuracak bir yer aramış, bulduğu her yerden kovulmuş. Nedeni de Zeus’tan hamile kalması. Zavallı hamile Leto, Hera’nın hışmına uğramış. Ya bizim Nefi gibi çare bulamayanlara ne demeli? Zehir zemberek dizeleri yüzünden kaç kez affedilir. Öyle bir noktaya gelir ki Siham-ı Kaza’sı (Kader okları anlamına gelir ki aklıma amazon kadınlarını düşürdü, Amazon’a az sonra değineyim.) tükenir, kendisini kementle bekleyenlerin elinde bulur. Amazon kadınlarının hikâyesini bilmeyen yoktur, ben bilenlerin ambarına bir avuç buğday eklemek niyetindeyim. A-mazon “memesiz” anlamına gelir. Hani yayı rahat gerebilmek için göğüslerinden birini aldıran kadınlar vardı ya… Doğurdukları erkekleri ya öldürürler ya da köle olarak kullanırlarmış. İyi ki amazon dönemine rastlayanlardan değiliz, tanrı bizi korumuş. Çoğu zaman da erkekleri katletmişler. Atalarımız da başka kıtalarda doğdukları için kıl payı sıyırmışlar… O dönemde kız çocuğu doğuranlar baş tacıymış falan. Şair olmak kolay mı sultanlar döneminde. Övgülerle geçirmek zorundasın ömrünü. Medhiye ustası değilsen açlıktan nefesin kokar. Hicviyenin kapısından girenlerinse sağ çıktığı görülmemiştir. Nefi, sarayını hicviyeyle kurar ancak zindanın kapısını kendisine açar. Su testisi su yolunda kırılır, diyenler dememeli, Nefi –ölümü adeta çağıran şairdir- kim ne derse desin alkışı hak eden adamdır. Hele bir hikâye vardır Nefi üstüne, dilinin belasını nasıl çektiğiyle ilgili. Okuyalım. “Şair Nefi, zamanın haremağası ile ilgili bir hiciv yazar, haremağası alınır ve padişaha koşar. Padişah da “İcabına bakın!” der. Araya hatırlı kişiler girer, Nefi canını zor kurtarır. Padişah hazretleri, “Gitsin ağadan özür dilesin. O da durumu bana bildirsin.” der. İş tatlıya bağlanır, Nefi haremağasından özür diler. Ağa, şairi bağışladığını gösteren bir yazı yazmaya koyulur. Yazının ortasında divitin çatlayacağı tutar ve kâğıda bir mürekkep lekesi yayılır. Nefi kendini tutamaz: “Mübarek teriniz damladı efendim!” der. Hikâyenin devamı Nefi’nin kellesinin vurulduğundan söz eder ama öyle değil. Kaderini Gürcü Mehmet Paşa çizmek ister ama felek ona da yâr olmaz ve Nefi’den önce idam edilir. Nefi onun için en ağır yergisini yazar. Ben bir dizeye yer veremedim, okur bağışlasın. Ehl-i [dil] düşmeni dîn yohsılı ya‘nî Gürcî Katl olup ka‘r-ı cehennemde makâmın buldı (………………………………………………………………..)
Didi târîhini anuñ koca hınzîr öldü.
 Nefi’nin sonunu merak eder durur okurlar. Kimi kaynaklar Bayram Paşa, kimi kaynaklar IV. Murad elinden gittiğini söyler. Oysa Nefi, kuvvetle muhtemel, padişahın da sabrının tükendiği bir gün Bayram Paşa’nın adamları tarafından boğdurulur. Cesedi de Marmara denizinin derinliklerini bulur. O yine de okurlarının kalbindedir. Türk şiirinin haykıran sesidir, gürültüsüdür, korkusuzluğudur. Işığından Namık Kemaller, Nazım Hikmetler doğar. Düşüncesini haykıran şairler ölümsüzdür.
Darağacını görüp korkanlar kekeme şairlerdir. Şairler listesinde adlarına rastlanmaz.
Siz de adınızı bir ara kontrol etseniz iyi olur. Benden söylemesi. Elini mengeneye kaptırmayana kalem vermezler.

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...