Ah küçüğüm seni de annesiz bıraktılar

Ahmet Bakır kullanıcısının resmi
(Dün yaşanan bir olay, gerçek son cümlede gizli)

Marmaris’te annesiyle birlikte yaşıyordu Melis daha on dört yaşındaydı. Masumiyeti yüzündeki gülüşünde dururdu her annesiyle göz göze geldiğinde. Annesi saçlarını okşamaya, taramaya doyamazdı hiç. Her annesine sarıldığında gözlerinin içine dünyanın en güzel sabahları düşerdi. O akşam hava çok sıcaktı, Melis’in o küçücük ve güzelim yüzünde tomurcuklar halinde terler oluşmuştu. Annesine “Anneciğim hava çok sıcak, balkonda uyuyalım mı?” dediğinde, annesi gülümsemeyle karşılamış sesini çıkarmamıştı. Tek varlığıydı, dünyasıydı Melis. Akşam balkona serdikleri yatağa uzandılar birlikte. Melis annesine sarılmış eli annesinin elinde uyumaya başlamıştı. Anne Melis’i izledi uzun uzun. Çok güzel bir çocuktu Melis, umutları vardı, insanlığa dair. Büyüyüp doktor olacaktı. Kimse kendisi gibi yetim kalmasın diye babasızlığa çare arayacaktı. Küçücük kalbinin sesini duyuyordu anne Melis’in. Usulca alnını öptü, kısık bir sesle “benim her şeyim kızım” dedi, yüzüne belli belirsiz bir hüzün hâkim oldu.

Annesiyle Melis sarılmış uyuyorlardı, dünyanın dışındaydılar artık.

Dışarıda ise teröristler kol geziyordu. Kadın kız demeden faşist bir histeriyle kendilerinden olmayan bu insanlara nefret kusuyorlardı. Nasıl olsa Türk’tüler ve ölmelerinde bir sakınca yoktu, tersine büyüyünce düşman olacaklardı kendilerine. Bir binanın üstüne çıktılar ve Melis’le annesinin birbirine sarılarak uyuduklarını gördüler. Bu mutlu tablo öfkelendirdi onları. Bir terörist nişan aldı. Önce Melis’e sıktı. Küçük kız birden irkildi. Sadece “Anneciğim” diyebildi. Anne gelen sese uyandı bir anne gibi atıldı üstüne kızının, nefesi kesiliyordu. Rüya sandı önce. Ancak o anda bir kurşunda annesine geldi. Anne yığıldı kızının üstüne. Teröristler kalleşçe gülümsediler iki Türk daha öldürülmüştü. Seslere ve çığlıklara uyanan komşuları hemen koştular ve Melis’le annesini hastaneye kaldırdılar. Melis aldığı kurşun yarasına rağmen ölmedi, annesi ise kızından koparak uzak yıldızlara yolculuğa gitti. Melis Babasızdı, şimdi Annesiz de kaldı, o küçücük dünyasını umut diye bildiği en mutlu öykülere kapamıştı artık.

Haber aynen böyle, şimdi boğazınızda bir yutkunma olduğunu biliyorum.14 yaşındaki bir kız çocuğu sadece Türk olduğu için vurulmasını hazmetmek gerçekten çok zor.

Ancak küçük bir farklılık var öyküde. Kızın adı Melis değil, Berfin’di, yer Marmaris değil Silopi’ydi. Aile Türk değil Kürt’tü, vuranlar teröristtiler evet ancak bu devlet terörüydü ve keskin nişancı özel harekât polisleriydi.

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15
12/06/2023 - 15:04

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...