Yazar Konuları Nereden Alır

Osman Tatlı kullanıcısının resmi
Ey simurg! Okuyucu etkilendiği ve kendisini bütünleştirdiği yazılarda hep yazarın kendisini arar ve yazarın kendi yaşadıklarını kaleme aldığını düşünür. Yazara bunu nasıl yazdınız? Başınıza geçenleri mi yazdınız? Kimden etkilendiniz gibi sorular sorup dururlar

Özellikle yalnızlık, aşk, sevgi ve ilişkiler üzerine yazılan deneme ve roman türlerinde yazan yazarlara sorulur.
Ey okuyucu! Unutmak ki hiçbir yazar, yazdıklarından bağımsız değildir; ancak bu demek değildir ki yazılanlar bütünüyle yazarın hayatını işaret eder. Yazar, edindiği birikimi ve tecrübeyi yazdıklarına yansıtır. Yazar gördüklerini, duyduklarını ve dinlediklerini de yazılara yansıtır. Yazar, etkilendiği sosyal gelişmeleri de kaleme alır. Ayrıca klasik ve bilinen bir şeydir ama yazar doğduğu coğrafyadan, aile ve okul ortamından, toplum ve kültürden bağımsız bir insan değildir. Muhakkak bunların etkisiyle hareket edecektir. Yazarın, gözlemci ve analizci yapısı birçok etkiyi harmanlamasını sağlar. Yazar yazılanların hem içinde hem de dışındadır.
Yazarın birikimi ve ileri görüşlülüğü yazdıklarını şekillendirir. Yazarın hedeflediği okuyucu kitlesi yazarın kitap içeriğine ve yazım üslubuna bile yön verir. Örneğin, duygusal ve aşk üzerine bir denemede hiçbir zaman akademik bir dil kullanılmaz. Daha sade ve anlaşılır bir dil tercih edilir. Çünkü yazar, yazdıklarının okunmasını, çok insana ulaşmasını hedefler. Tabii bütün yazarların çok okuyucuya ulaşma derdi olmaz. Kendilerine seçkin bir okuyucu kitlesi hedeflerler ve bununla yetinirler.
Yazarın görünen başarısı ele aldığı konu kadar, okuyucuyu kendine çekme gücüne de bağlıdır, yani okuyucu kendini kitap da bulabiliyorsa, okunan kitap güzeldir, anlamlıdır. Okuyucu, okunan da kendini bulamıyorsa kitap kısaca güzel değildir, eh ölçüsündedir. Onun içindir ki yazarların çoğu, insanlığın ortak konularını ele alır ki genel okuyucu kitlesini kuşatması kolay olabilsin. Yoksa alan çalışması üzerine yazılan kitaplar, sadece o sektöre de bulunanların ilgisini çeker.
Son dönemlerde birbirine yakın tarzında kitapların artması, okuyucu kitlesinin beklentisi nedeniyledir. Yani kişisel gelişim ve aşk içerikli kitaplara olan ilgi, ortalama yazarların iştahını kabartmaktadır. Çünkü yazılması kolay olan kitaplardır. Düşünce ve bilgi derinliği aranmayan salt duygulara hitap eden bu serbest çalışmalarda dilin sadece, anlaşılır ve basit olmasının etkisiyle de en çok tercih edilen kitap çalışmalarıdır.
Ey simurg! Duygusal kitaplar, yazarların hayatının da romantik olduğu anlamına gelmez. Güzel olan her şey yazarın yaşadığı şeyler değildir. Bazen yazar yaşayamadığını da yazar. Beklentilerini, keşkelerini, hayal kırıklıklarını yazıya döker. Bunları sana hoş bir şekilde sunar. Bu hoşluk ve sunum yeteneği sende yazar bunları yaşamış ki bu kadar güzel anlatabilmiş diye düşünmene neden olur. Hayır, yazar yazdıklarını yaşasaydı, büyük ihtimalle yazar olamayacaktı.
Okuyucuların çoğunun içine düştüğü bu handikap, insanları gerçek hayattan kopmasına neden olmaktadır. Tamamen bir hayatta yabancılaşma söz konudur. Yazarın sunduğu tozpembe dünya karşısında, gerçek hayatın acımasızlığı insanları bulanıma sürüklemektedir. Okuyucu, sürekli kitaplar da gördüğü hayatı arzulamak da ve yaşamak istemektedir. Bu beklenti, bazı okuyucuların gerçek hayattan yanılmalarına ve ciddi hatalar yapmasına neden olmaktadır. Asosyal vakalar arttığı gibi, hayatta karşı duygu ve düşünceler karışmaktadır.
Ey simurg! Yazar, yazdıklarıyla okuyucuya bir hayat sunar, ama sunduğu hayatın dışındadır. Okuyucunun içinde bulunduğu durumla ilgilenmez. Yazdıklarının okuyucuya yansıması üzerinde kafa yormaz. Yazar, kendince doğru, iyi bildiklerini yazar. Yazar kendi dünya görüşünü ve iç dünyasını yazı diliyle dışa vurur. Dışa vurulan düşünce ve duygu yazarın hayatını yansıtmaz. Hatta bazen tersi söz konusu olduğundan yanıltıcı olabilmektedir.
Ey simurg! Yazılanların yazarın hayatını yansıtıp yansıtmadığı önemli değildir. Yazarın hayatı aslında okuyucuyu ilgilendirmez. Önemli olan yazılanlardır ve yazılanların bizim dünyamızdaki karşılığıdır. Karşılık buluyor ve bize yol gösteriyorsa sorun bitmiştir.
 
Osman Tatlı
osmantatli@gmail.com

Bunları Okudunuz mu?

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...