Balıklama dalmalı İstanbul'a

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi
“Benim Güzel Lokantalarım” ve “Meyhanedeyiz Yine Bu Gece” kitaplarıyla gastronomi yazınında kendine özgü anlatımıyla dikkat çeken Ufuk Kaan Altın, “Balıklama” ile İstanbul'a dalıyor bu kez.

İlk iki kitabında olduğu gibi kısa sürede çok kazanmayı hedefleyenleri, müşterisine evine gelmiş bir konuk gibi davranmayan müesseseleri ve derdi popülerlik olanları eleyip sadece dürüstçe işini yapmaya uğraşan lokantaları anlatıyor Altın.
Kalanları korumak için...
 
İnsanın doğaya yaptığı zulmü, kimse yapmamıştır. Her geçen gün bilinçsiz, çoğu zaman kaçak, yasadışı avcılık yüzünden balıklarımızın kökünü kuruttuk neredeyse. Para, iktidar ve güç sahibi olma hırsı, zalimliği de beraberinde getiriyor maalesef. Oysa çok değil, bundan 30-40 sene önce o kadar bereketliydi ki denizlerimiz... O devirlerin kıyısına yetişti Ufuk Kaan Altın. Mesai bitimi köşedeki emektar balıkçıdan çifti 2.5 kuruşa aldığı palamutları, koca koca erkek kalkanları getiren babasından öğrendi balığın önemini. Zengin, varlık içinde yaşayan bir ailenin oğlu olduğu sanılmasın. Normaldi bu, çünkü balık bol ve ucuzdu 70'lerde. Ne olduysa ondan sonra oldu zaten.
Sonuç; ara ki bulasın balığı artık. Lüfer yok, yavrularını bu isimle satıyorlar, denetlenmediği için. Uskumru yok, çiroz yapasın. Yazarın yetişemediği yılların krallarından kılıç zaten yok. Kalkan desen, o kadar az çıkıyor ki fiyatını görüp yanına yaklaşamıyorsun. Örnekler çoğaltılabilir... Çoğunu yitirdik ama kalanları korumak için yapılabilecekler hâlâ var.”
 
Yine dostlarını, ailesini serüvenine ortak eden Altın, hem kendi geçmişine bir yolculuğa çıkarıyor okuyucuyu, hem de İstanbul'un kıyılarında gezdiriyor; hlayakta kalmayı başarmış, her şeye rağmen işini özenle, şevkle yapan balık lokantaları nezdinde.  
Yolculuğuna ortak olurken yitirdiğimiz geçmişin değerlerini düşünmeye sevk ediyor sizi bir yandan da.

Biraz da o güzel günlere ağıttır bu kitap. Ve geleceğe umutla bakma düşü. Öyle okunsun isteriz...
 
 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...