Her gün yeni acılarla bizi öldürüyorlar

İsmail Güner kullanıcısının resmi
Avrupa’nın en özgür ve yaşayan bir kenti oluşuyla övünerek, ipsiz-sapsızı mülteci diye ülkene alırsan…

Hırlı mı hırsız mı üstünde hiç durmadan ülkene yerleştirdiğin sığınmacıyı; sırf biraz dilini öğrendi, uyum sağladı diye vatandaşlık pasını cebine koyarsan…
Mülteci toplulukların ülkesini sömürme sonucu ülkenizin sosyal refah düzeyi gelişmişliğine dayanarak, sığınmacıyı en kötü angarya işlerinde çalıştırıp aşağılarsan…
Uluslararası standartlara göre ayrılan sosyal yardım fonundan mahrum bırakırsan…
Bu nedenle ülkendeki hırsızlık nedeniyle olay yerine çağrılan polisin gitmezse…
Metrolarda yapılan taciz, tecavüzleri önlemezsen…
Gelişen son teknolojik kameralar ile donatılan kentin en güvenlikli yerlerinde insanlar kafalarından kurşunlanarak öldürülüyorsa…
Yıllar evvel otelde Anadolu’nun aydınlık yüzü olan bir avuç aydın ve sanatçıyı diri diri yakarak kaçıp ülkenize gelen kindar köktendinci yobaza sığınmacı statüsü verirseniz…
Beyinleri kap kara olan kindar, yobaz cehalete dinsel ve mezhepsel söylemleri monte edersen…
Ortadoğu bölgesi kan deryasına dönüştürülürken, üç maymunu oynarsanız…
Ve bütün bu sığınmacıları göçmen ve mülteci diye aynı kategoriye koyup ötekileştirmeye çalışırsan…
Küresel istihbaratçı teşkilatları rakibi ülkeyi zayıf düşürmek için, insanlığın evrensel değerlerini yok eden terör gruplarını himaye ederek silahlandırıp destek verirseniz…
Başka halkların mutsuzluğu üzerine inşa ettiğiniz mutlu ve huzurlu yaşamı asla ve de dahi bulamazsınız…

* * *
Diğer bir husus ise, her insan gibi o da beşeri bir bedene sahip olan Muhammet’in karikatürü çizildi, diye mizahçıları hunharca katleden bir zihniyeti anlamak mümkün değil! Velev ki onlar dininizin değer yargısına dokunmuştu; peki ya topluca katledilen diğer insanlar…
Yaklaşık doksan yıldır Türkiye’de de Atatürk’e laf edeni cezalandırıyorlar. Boynuzlarıyla büstünü çizen ineği sürgüne gönderen bir zihniyete bile tanık olduk…
Peki, sormak lazım bu zıvanadan çıkmış öfke nöbetlerini geçiren beyhudelere; her portresi mizahçılar tarafından çizilenleri bu denli putlaştırarak kutsiyet atfetmenizin bir karşılığı var mı? O, inandığınız ve secde ettiğiniz binbir ismi olan Allah’tan daha yüce tuttuğunuzu göremeyecek kadar kör müsünüz? Peki, bu mizahçılar kimine göre Tanrı, kimine göre Hakk, kimine göre Allah’ın karikatürünü çizebilmişler mi…
Eğer bir kutsiyet atfedilecekse o da bu kâinatı veredendir. Yani demem o ki; ne idüğü belirsiz bu toplama katiller sürüsünü aralarındaki çıkar gereği zaman zaman kullanan ve himaye edense yine bu küresel güçlerdir.

* * *
Şu yalın bir gerçeklik, günümüz “ben kuşağı” nihayetinde “nihilist” bir kuşağın doğuşuna ebelik edişine tanık olmaktayız…
Bu son zamanlarda başta Ortadoğu bölgesinde genelde uluslar arası ülkelerde yapılan vahşi katliamları gerçekleştirenler de bu “nihilist kuşak” oluşturmaktadır. Çünkü günümüzde gelişen en son teknolojiyle sosyal yaşamdan kopartılarak sanal yaşama adapte edilmiş bu kuşağı hitap ederek kandırmak daha kolay…
Aslında günümüz insanı bir kasırga misali geliştirilen teknolojiyle toplumsal yaşamdan soyutlandırılmış durumdadır. Emperyal güçlerin en tepesindeki yönetimler halkları birbirine kırdırırken, alt tabakadaki piyonlarıysa, modern köle olarak çalıştırdığı göçmen insanı bir birine didiştirerek sömürmektedir. Bu küresel haydutların yaklaşımını algılayamayan, sorgulayamayan göçmenlerin çoğuysa, karşı koyma ve dik durması gerekirken, toplumsal anlayıştan uzak öngörüsüz bir duruş sergileyerek, piyonu olduğu yöneticiye en aşağılık yağancılığı yaparak yarışa giriyor âdeta. Göçmen insanın iflah olmaz soysuzluğun en kötü yanı da budur. Her gün yüzlerce insan ölüyor ve başkasının acısıyla insanlığımızı öldürüyorlar… Yaşanılabilinir bir hayat kurmayı beceremeyenler, kahramanlık, şehitlik edebiyatıyla ölüm yüceltilerek sefil yaşam koşullarının sorgulanmasının önüne geçiliyor…
Şu kötülerle dolu virgülsüz dünyada insanlara ölümü yaşamdan daha değerli gösteren bir toplumda dirilerin yerine ölülerin rağbet gördüğü bir zamanda yaşıyoruz…
 
İsmail GÜNER
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...