HEP BÖYLE KAL!

Nural Yılmaz kullanıcısının resmi
Ertesi sabah kahvaltıya çocukluk arkadaşım Emel geliyor. Beni görür görmez, "Müjde Ar'ım benim" diyor. Sarılıyoruz hasretle.

Müjde Ar'ın parladığı yıllarda herkes beni ona benzetirdi. Bu benzetilme çok da hoşuma giderdi. Bir şampuan reklamına çıkardı televizyonda.  Saçlarını havuzda özgürce sallayıp arkaya attığı bir reklamdı TV'de.
Yirmili yaşlardaydım. Saçlarım çok güzeldi. Hala güzel. Ben de saçımı sallayıp arkaya doğru atarmışım. Hem o halimi hem de yüzümü çok benzetirlerdi ona. Unutmamış Emel bunu.
 
"Aşkolsun Emel, o çok kilo aldı, ben öyle miyim?" diyorum. Kahkahalarla gülüyoruz. Gülmeye çok ihtiyacım var. Ağız dolusu gülmeye, vara yoğa gülmeye çok ihtiyacım var. Sebep ne olursa olsun gülmek için bir bahane yaratmalıyım. Hep böyle ağla ağla olmaz ki!
 
 
Çocukluğumuzun bir bölümü Eskişehir'de geçmişti. Babalarımız askerdi. Arkadaşlarımla dışarı çıkmama izin verilmezdi ama Emel olunca akan sular dururdu. Bir gün yine izni koparmışız evden bir heves. Köprübaşı'nda aylak aylak dolaşıp, kıkır kıkır gülüyoruz. Okul formalarını da atmışız ki üstümüzden,  pek bir afiliyiz. Yaşımız da ya on dört, ya on beş. Fermuarlı çizme modasına da uymuşum aklım sıra. Pantolonumu çizmenin içine sokmuştum, moda öyleydi!
Derken ayağımda  gıcır gıcır parlayan  çizmemin  fermuarı bozulmaz mı! Eve dönüp değiştirsem, hazır eve girmişken bir daha dışarı çıkamama riski var! Fermuarı bozuk çizmeyle yürümek de çok zor, afili havamız da bozulacak üstelik.
Ne yapalım diye düşünüyoruz ama kıkırdamamız da hiç kesilmiyor.
Çamaşır asan bir kadına rastlıyoruz sokak aralarındaki evlerin birinin bahçesinde. Tek bir  mandal rica ediyoruz  en şirin halimizi takınarak.
 
O zamanlar mandallar hep tahtaydı. Yağmurdan telleri paslanırdı  hemen.  Paslısından bir tane verdi kadın. Bununla çizmenin iki yakasını tutturdum sıkıca. Yepyeni çizmede  rezil bir görüntü olsa  da bu defa çizmeyi pantolonumun paçasının altına gizleyip gezmeye devam. Yaptığımız bir şey de yoktu  aslında. Sadece caddeleri arşınlıyoruz. Yanımızdan geçen genç oğlanlar laf atınca hoşumuza gidiyordu ama hiç de pas vermiyorduk. Hiçbir şey neşemizi kaçıramamıştı o gün. Beraberken o kadar çok gülerdik ki onunla. Karnımıza ağrılar girerdi.
 
Bir an için bile olsa her şeyi unutup boş vererek, nerdeyse o günlerdeki gibi gülüyoruz Emel'le. Hep komik bir kızdı. Hiç değişmedi, değişmesin  de.
Sevgili arkadaşım  Emel, hep böyle kal!
 
28 Ocak 2016, Fethiye
 

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/22/2024 - 21:29
01/27/2024 - 22:27
01/02/2024 - 00:43
08/05/2023 - 16:21
07/31/2023 - 22:44
07/29/2023 - 19:58

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...