12 Eylül'de de çok güldük Netekim! Anamdan İnciler/ Ali Gümüş

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi
Bu başlık çok değerli YAZAR NECMETTİN YALCINKAYA’NIN öykü kitabına verdiği bir isim. Kitabın içeriğini okumadan evvel başlık bana doğrusu tuhaf gelmişti.

Tuhaf gelmişti çünkü ‘12 Eylülde gülmek için hiçbir neden yok’ diye düşünmüştüm. Üstelik 12 Eylül solun üzerinden bir silindir gibi geçmiş, önüne gelen herkesi ezmişti. Solu sol yapan devrimcilerin birçoğu idam edilmiş birçoğu sakat bırakılmış, birçoğu da sürgünlerde yaşamak zorunda bırakılmıştı.
Ama kitabı okumaya başladığımda bu konuda yanıldığımı anladım. Çünkü hayat devam ediyordu ve geride kalanlar kendi ölçüleri içerisinde hayatı devam ettirme çabasını ve mücadelesini vermeye devam ettiriyorlardı.
Kitabı okuyunca değerli yazar arkadaşımın bu ismi vermekle ne kadar haklı olduğunu gördüm.
Evet, 12 Eylül üstümüzde her ne kadar silindir gibi geçtiyse de, hapishanedeki arkadaşlar içerde hapishaneye girmeyenler de dışarıda mücadeleye devam etmenin yolunu bulmuşlardı. Yaşananları mizahi bir biçime getirerek halka sunmanın yollarını aramış bulmuşlardı. Bu bazen kendini sahnelenmiş bir biçimde tiyatroda bazen filmlerde bazen de kitaplarda yerini buluyordu.
Sevgili NECMETTİN YALÇINKAYA bunu kısa öyküler halinde okurunu güldürerek ve güldürürken de düşünmesini salık veren bir esere imza atmıştır. Gülenler arasında ben de varım. NECMETTİN annesi üzerinden bütün annelerin o keskin ve öğretici sözlerini, meselelere yaklaşımını en iyi dile getiren ve getirmesini bilen yazarlarımızdandır.
Hani 1970’lerin başında tek kanallı TRT’NİN olduğu yıllarda çok sevdiğimiz bir dizi vardı. Yazar NECMETTİN YALÇINKAYA beni alıp 45 sene öncesinde yayın yapan bu kanaldaki o aptal görünümlü ama o görünümün altında yatan üstün zekâya sahip, sorunların üstesinde gelmesini bilen KOMİSER COLOMBO’YU hatırlattı. Komiser Colombo, meseleleri çözmeye çalışırken vardığı her yerde karısından dem vurur. Ama aslında komiserin ne karısı ne de kaynanası vardır. Fakat buradan yola çıkarak çözülmesi zor olan birçok cinayeti ve buna benzer olayları çözmesini bilen biridir.
Yazar bir taraftan okumaktan mahrum kalan annelerimizin aslında ne kadar zeki olduğuna parmak basar. Diğer taraftan umutsuzluğun kol gezdiği anlarda bile anne bir umut kapısını aralar bulur.
EKMEK ARASI KÖFTE:
Hapishaneye yemek sokmanın yasak olduğunu bilmesine rağmen her ne pahasına olursa olsun oğlunun çok sevdiği ekmek arası köfteyi, aklına koyan ve bunu sivri zekâsıyla becerebilen bir annedir o.

“Amca bu senin.” Dedi.
Anlayamamıştım, “Sen yemelisin” dedim, “Büyümelisin.”
“Amca ben her zaman yiyorum. Sen ye.”

“Peki, sen neden ağlıyorsun?” diye sordum yeğenime.

“Ağlamıyorum ki…”

Anam yeğenimin eline çeyrek ekmek köfteyi tutuşturup, “Bunu amcana yetiştirmeliyiz.” demiş. “Gardiyan ellinden almaya kalkarsa, kendini yerlere at, avazın çıktığı kadar bağır, susma ve en önemlisi ellindeki köfteyi kaptırma!”
Anne bu sivri zekâsı ile yalnız bu olayla kalmıyor, o toplumun her alanında var, bazen sert konuşan bazen küstüren yerine göre alçak gönüllü olmasını bilenlerdendir.
TOPAL FAYANSCI
Hani duvar yapan insan duvar ustasını, bağ budamak isteyen de bağcıyı, suyu bağlamak için su tesisatçısını ararız ya. Adamlar usta olduğunu söyler, bizde sözüne güvenir iş veririz, iş bittikten sonra gördüğümüz rezilliğe mi yanarız yoksa verdiğimiz bunca paraya mı yanarız.
Yazar bunu şöyle dile getirmiş:

“Allah kahretsin!” diye hayıflandı, “gitti gene iki yüzlüğüm!”
Söylene söylene gitti, fayansçı aramaya… Buldu da kısa sürede. Ustanın tek ayağı aksıyordu. Gidip banyoyu kontrol ettikten sonra malzemeleri yazdı.
“Teyze, eksik malzemeyi alır, yarın sabah erkenden gelir başlarım.” deyip gitti.

Fayanslar temizlenince, iki farklı renk ve desenden oluştuğu ortaya cıktı. Anam anlamaktan gecikmedi:
“Usta” dedi “Bunlar ne böyle?”

Anam sinirlendi:
“Allah dağına göre kar yağdırırmış.” dedi ustaya bakarak.
“İyi ki senin tek ayağın yok, olaydı sen dünyanın kıçına parmak atardın!”
ONUR ÇAĞLAR önsözde şunu yazar:
Sayın Necmettin Yalçınkaya, her ne kadar “Annesinin İncileri”ni kaleme alsa da, düşünceme bu “inciler”, devrimci edebiyatta bir boşluğu doldurabilecek içeriğe sahiptir.
Sayın Onur Bey’e katılmamak mümkün mü?
Gülmek mi istersiniz, 12 Eylül ‘de çok güldük nitekim! Ne bileyim sıkıntı mı bastı yine aynı eseri okumanızı tavsiye ediyorum size. İlaç gibi bir öykü kitabı olmuş.
Ellerine sağlık güzel dostum, edebiyata kazandırdığın bu eser için teşekkür ederim.
Ali Gümüş

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...