Kaç Çocuğuz?/ Sait Almış

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi
Necmettin Yalçınkaya’yı kendi yaşamından kesitleri anlattığı anı/öyküleri ile tanıdık. Kendisi ve yakın çevresindeki kavga arkadaşlarının yaşantıları büyük yer kaplar onun öykülerinde. İlk iki kitabında ( Anamdan İnciler ve 12 Eylül’de de Çok Güldük Netekim!) anılarını annesinin kişiliğinde öyküleştirmiştir.

Yalçınkaya’nın yarattığı “Ana karakteri” ona çok büyük anlatım kolaylığı sağlamıştır. Böylece devrimci sol hareketin hastalıklarına ait görüşlerini çok daha rahat ve anlaşılır bir şekilde anlatabilmiştir.  Bu tarz anlatım ona tepki çekmeden, hatta gülümseterek en hassas konularda bile rahat eleştiri olanağı sunmuştur. Necmettin’in ve bizim şimdi gördüğümüz, bilince çıkardığımız hatalarımızı analık sezgileriyle o zaman görmüş ve söylemiştir Ana.
 
Ana karakterli anı öyküleri üçüncü kitabı Mendil Sen Kokuyordu kitabında da yer aldı Necmettin’in. Ancak Yalçınkaya’ın bu kitabında üçüncü kişilere ait öyküler de yer almaya başladı. Bu öyküler Necmettin’in sadece anı ya da biyografi yazarı olmaktan çıkıp genel anlamda öykü yazarı olmaya başladığını müjdeliyordu.
 
Son kitabı On Çocuktuk”ta,  başkalarının yaşantılarını anlatan öyküler ağırlık kazanmış.  Bu kitapta yer alan bu türden öncü öyküler Necmettin’in öykü macerasının bizi bambaşka mecralara sürükleyeceğinin müjdecileri olarak kabul edilmelidir.
 
Elbette bu kitabında da ana çizgisine sadık kalmış anı/öyküler de mevcut. Bu öykülerden içimi en acıtan öyküsü “Bir İnci Tanesi Üşüdü” oldu.  Necmettin Yalçınkaya bu öyküsünde anasının ölümünü anlatıyor. Tıpkı hepimizin anası gibi, Pavel’in Ana’sı gibi, Cumartesi Anaları gibi Neco’nun Ana’sı da hepimizin anasıydı. Bu yüzden onun adı, sıfatı yoktur. Sadece Ana’dır o. Sanırım bu yüzden Ana’nın ölümünü anlatan bu öykü şimdi kaç çocuk kaldıysak hepimizin canını acıtacak…
 
Necmettin arkadaşımı yeni kahramanlarıyla ve yeni öyküleriyle hayatımıza anlam katması için daha zor ve daha çetin bir yol bekliyor. Onunla aynı yolda olmaktan gurur duyuyorum. Başarılar yoldaşım…
 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...