"On Çocuktuk"

İsmail Güner kullanıcısının resmi
Necmettin Yalçınkaya’nın Ozan Yayıncılık'tan yeni çıkan "On Çocuktuk" Anı/Öykü kitabı 38 öyküden oluşuyor. Kitabın kapak resmi insanı ister istemez kitaba ismini veren On Çocuktuk öyküsünü okumaya yönlendirir.

Yazar İzmir’deki çocukluğunu anlatır. On afacan çocukla yaşadıklarını resmeder. Bunu öyle ustaca ve yalın bir dille yapar ki, kendinizi o çocukların arasında bir anda bulursunuz: Kendinizi ya bir incir ağacında, ya herhangi bir bağda, bahçede ya da bir derede yüzerken bulursunuz.
Acı Esintiler öyküsünde, yazar babası tarafından 12 Eylül sonrası kendini unutturmak için askere gönderilir. Öykünün finalini öyle bir bağlar ki; bir anda hüzne boğulursunuz.
"…yengem termosifonu yaktı hemen. Banyoyu hazırladı. Utanmama rağmen beni bir güzel lifleyerek yıkadı. Fanilamı kaynattı. İpe asarken: “Kusura bakma yeğen, herhalde çamaşır suyunu fazla kattım, fanilaların rengi açıldı.”
“Önemli değil yenge” dedim, “kim görecek içimdeki fanilanın rengini.”
İçim acıdı birden. Mahzunlaştım. Sevdiklerim geldi aklıma. Fanilanın rengi açılmışken, içimdeki renkler bir bir karardı.
 
Kısa Faruk öyküsünde bir devrimcinin yaşam öyküsünü tüm acımasızlığıyla anlatır. Devrimci mücadeleden kopan birinin yaşamla bir daha köprü kuramayışını ve ona yapılan vefasızlığı okuyucuya yaşatır. Kısacası ben Yalçınkaya’nın On Çocuktuk öykü çalışmasını çok başarılı buldum. Okurken müthiş bir haz aldım.
İsviçre'nin Herisau kasabasında mülteci olarak yaşamını sürdüren ve uzun süredir yazın alanında çeşitli eserler yazmış/yazmakta olan Necmettin Yalçınkaya'yı epeydir tanırım.
Hayatın her hâlini yaşamış ve hayatın zorlu yaşamından öğrenmiş bir insandır.
Daha önceki bir değerlendirmemde belirttiğim gibi Necmettin Yalçınkaya, edebiyatçı dostlarının görüş ve önerilerine değer verir; ben yazdım oldu demeye getirmeyen bir karaktere sahiptir ayrıca kendisi.
Öyküleri, anlatımdaki ustalığı ve yeteneği geçmiş politik kültürünün elbette bundaki payı büyüktür.
Bir yazarın sürgünde yaşadığı bunca zorluğa rağmen, yazmada inat etmesi, olayları kurgulayıp edebiyat yoluyla kalıcılaştırıp gelecek nesillere miras olarak bırakmak istemesi takdire şayan bir şeydir.

Olayları anlatırken; anlatım tarzıyla okuyucunun olayı kafasında canlandırabilmeyi sağlayabilmektedir.
Yazar hikâyeler kümesinde daha derin, daha toparlayıcı, karakterleri daha belirgin kılan anlatım imgesiyle, okuyucuyu yer yer güldürücü, yer yer hüzünlü, çocuksu davranışlar, sevgi ve naiflik kokan bu yeni edebi çalışmasıyla bir kapı daha aralıyor.
Edebiyat alanında yazarın ürettiği iyi bir eser bir göz camı gibidir.
Bir yazarı yok edebilecek tek şey ölümdür…
Lakin ölümün yok edemediği tek şeyse, bir yazarın yazdığı iyi bir yazıyı veya eseri yok edemez.
Sanat ve edebiyat ruhun resmidir. İnsanların yaşamlarına yeni arayışlar ve umutlar ekler.

Necmettin Yalçınkaya tarafından kaleme alınan bu eserde; Anadolu ve Avrupa'da yaşam mücadelesi veren insanların hikâyelerini zevkle okuyacaksınız...
İSMAİL GÜNER Gazeteci, Yazar
 

Bu yazı İsviçre'de Almanca-Türkçe çıkan MERHABA GAZETESİ'nin mayıs 2016 sayısında yayımlanmıştır...

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...