Maceralı bir yaşamın öyküsü

Mehmet Söğüt kullanıcısının resmi
Bazı kitapları okurken adeta nefesinizi tutarsınız. Bir sayfasını okurken, diğer sayfasını da merak edersiniz. Hele anlatılan gerçek bir yaşam hikâyesiyse, bu merak doruk noktasına ulaşır.

Hüseyin Torun’un Ceylan Yayınları’ndan çıkan, ‘’Özgürlüğe Kaçış’’ adlı kitabını okuyorum. Bir değil, birkaç firarın öyküsünü içeriyor.
Devrimci mücadelesini anlatmış. Gözaltına alınışlarını ve her seferinde kaçışını, cezaevine düşüşünü vs...
Kayseri’de gözaltındayken kaçışı çok ilginçtir. Namlı kabadayı Kürt Kazım’ın hışımla karakola gelmesi ve kurtarmaya çalışırken tongaya düşmesi. Olay trajik olduğu kadar da ironiyi içeriyor.
Halkın, özellikle de kadınların faşistlere karşı koyuşunu görüyoruz. Olaylar tüm detaylarıyla anlatılmış.
Devrim mücadelesinin seyrini ve ölümüne halka bağlılığını görüyoruz Hüseyin Torun’un. Düşüncelerine katılırsınız ya da katılmazsınız, ama bu gerçeklik değişmez bir kaidedir; her solcu amansız bir halk aşığıdır. Romantiktir. Tutkuludur ve tutsaklığa katlanamaz. Gökte ölüm de yağsa, yaşamın peşine düşer. Her solcu, aynı zamanda bir sanatçı gibidir. Çünkü yaratıcıdır. Değiştirici ve dönüştürücüdür.
Bizim topraklarda muhalif doğulur. Çünkü doğar doğmaz suçlu muamelesi görürsünüz. Bu da insanı bir arayışa sürükler. Sorgularsın ve sana en yakın muhaliflere katılırsın.  Hüseyin Torun da 12 Eylül’den önce devrimci mücadeleyle tanışır. Bir gazeteyi dağıtırken Maraş’ta, faşistlerin saldırısına uğrar ve üstüne üstlük gözaltına alınır.
Gözaltında kaçmayı başarır. Yazar işlek bir beyne sahiptir. Söz konusu olan gözaltı ve cezaeviyse zihnimizde onlarca olay beliriverir. İşkence, ölüm ve dört duvar arasında tutsaklık. Sevdiklerinden ve mücadeleden uzak olmak başlı başına bir eziyettir. Bir de buna devletin zulmü eklenince, dört duvar arası büsbütün çekilmez olur.
Adana’da da gözaltında firar eder. Adana’ya giderken de ilginç olaylar yaşar. Pratik çözümler bulmakta oldukça maharetli.
‘’Özgürlüğe Kaçış’’ adlı kitabın her satırı bizi merak içerisinde bırakıyor. Çünkü her an öldürülme ve yakalanma riski vardır.
Ve üçüncü gözaltı sürecini de atlatır. İstanbul’a gider. Gittiği her yeri ayrıntılı bir şekilde anlatır. Kitapta Yazar Hüseyin Torun’un oldukça güçlü bir belleğe sahip olduğunu görüyoruz.
Sonunda yakalanır ve Konya Dutlukırı Askeri Cezaevi’ne konulur. 12 Eylül gelmiştir. Cezaevleri Kürtler ve solcularla doldurulmuştur. Aslında kaldıkları cezaevi Diyarbakır ve Kayseri gibi değildir. Baskılar ve işkenceler oldukça azdır. Ama yazarımızın gözü hep kaçıştadır. İki yıldan sonra bir yolunu bulur. Başlattığı sorgular ve tartışmalar, kaçış planının olabilirliğinden karar kılar. Çıkıp yoldaşlarıyla devrimci mücadeleye atılacaktır.
Cezaevi deposundaki pencereden, iki arkadaşıyla birlikte kaçacaktır. Üç Kürt kafadar gidip oraya saklanır. Heyecan başlar. Askerler depoya içmeye gelirler. Tüm gardiyan askerler çıktıktan sonra, geride Diyarbakırlı Hasan Onbaşı kalır. Bulur onları. Anlık bir yalanla onu kandırırlar. Kürt olduğundan dolayı toleranslı da davranır. Velhasıl kaçmayı başarırlar. Koca askeri alanı kat ederek çıkarlar. Buraları okurken yüreğiniz ağzınıza gelecektir.
Diyarbakırlı Hasan Onbaşı’nın şahsında ezilen ulus dayanışmasını göreceksiniz. Hâlbuki dünya görüşleri birbirlerine çok terstir. Üç devrimci tutsak MLKP’liyken, bizim Diyarbakırlı dindardır.
Uçsuz bucaksız Konya Ovası’nda kaçışları tam bir macera örneğidir. Helikopterler kaldırılır. Gerici Konya köylülerinin sürek avı başlar. Açlar, perişanlar ve asker takibindeler. Oranın coğrafyasını tanımadıkları için, hep aynı yerleri dönüp dolaşırlar. Yürümekten zorlanırlar. Ama kalplerindeki özgürlük aşkı hiçbir engel tanımaz. Çevrede ise onları paramparça edecek sivil faşistler vardır.
Yakalanıp yakalanmadıklarını merak etmişsinizdir. Evet, bu merakı gidermek için kitabı okumalısınız. Üzgünüm!
 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...