Necmettin Büyükkaya'nın Anısına 7.Bölüm

Kadir Büyükkaya kullanıcısının resmi
Diyarbakır’da Cigerxun Kültür Merkezi’nde düzenlenen panelden sonra Melle Bahtiyar’ı ve yanındaki heyeti sınıra doğru uğurluyorduk. Melle Bahtiyar Diyarbakır’dan ayrılırken bizler Necmettin abinin yakın dostları, arkadaşları ve yakınları olarak bu anlamlı etkinliğe iştirak etmenin gururu ve onuru ile mutlu olmuştuk. Sağdan soldan gelenler, geldikleri yerlere dönerken ben ve kızım Dilan güzel şeyler yapmanın gönül rahatlığıyla dost ve akraba ziyaretlerine başlamıştık. Misafir olduğumuz akrabalarımızın evlerinde uzun zamandır görüşemediğim birçok insanla karşılaşıyorduk.

Geç saatlere kadar devam eden sohbetimizin ana konusu hiç şüphesiz ki yine Necmettin abi oluyordu. Bu yılki anma etkinliğinin güzel geçmesi herkesi fazlasıyla memnun etmiş ve sevindirmişti.
Gecenin ilerleyen saatlerinde Dilan’la birlikte sevdiğim yakın bir akrabamın evine misafir olduk. Bir-iki saat kadar oturup bol bol sohbet ettik. Daha sonra uyumak için odalarımıza çekildik.
 
Son günlerde yaşanan yoğun koşturmacadan olsa gerek yatağa girer girmez hemen uyumuş ve kendimi renkli bir rüyanın içinde bulmuştum. Siverek’te Necmettin abi için yapılan anma törenindeydim.  Anma etkinliği bitmiş ve herkes yavaş yavaş mezarlığı terk ediyordu. Melle Bahtiyar’la el sıkışanlar arabalarına binerek evlerine dağılıyordu. Melle Bahtiyar’ın içinde bulunduğu ekiple birlikte Diyarbakır’a dönmeye hazırlanıyorduk ki köyde oturan yakın bir akrabamız yanımıza gelerek bana, “Kadir, Necmettin abinin köyde yaşayan akrabaları olarak Melle Bahtiyar’ı Karahan’a davet etmek istiyoruz. Buralara kadar gelmişken Necmettin abinin doğup büyüdüğü köyü görmemesi doğru olmaz” diyor. Yakın akrabamın bu ince düşüncesi beni dünya kadar memnun ediyor. Bu önemli konuda bu önemli ayrıntıyı neden düşünemedim diye kendime kızıyorum. Arabasına doğru ilerleyen Melle Bahtiyar’ı arabanın kapısında durdurarak akrabamın bana getirdiği bu teklifi kendisine iletiyorum. Melle Bahtiyar kendisine ilettiğim bu daveti memnuniyetle kabul ediyor. Melle Bahtiyar’ın Karahan’a gideceği haberi dalga dalga çevreye yayılıyor. Mezarlığın kapısında ayaküstü sohbet eden yakın akrabalar ve dostlar hemen arabalarına atlayarak Karahan’a doğru yola koyuluyorlar. Melle Bahtiyar’ın bindiği araba hareket etmek üzereyken hemen önüne geçerek arabayı durduruyorum. Bir şeyler olduğunu fark eden Melle Bahtiyar arabanın camını indirerek olup bitenleri merak ediyor. Kapıya yaklaşarak kendisine, “Kek Bahtiyar, şu an aklıma başka bir fikir daha geldi. Köye gitmeden önce sizi Necmettin abinin Siverek’te bulunan baba ocağına götürmek istiyorum. Yeketi çevresinden yüzlerce peşmergenin ve kadronun gelip gittiği bu ev kısa bir süre önce Necmettin abiyi sevenler tarafından müzeye dönüştürüldü. Buralara kadar gelmişken bu evi görmenizi çok  istiyorum” diyorum.
Melle Bahtiyar kendisine götürdüğüm bu yeni öneriye de seviniyor: “Tamam, neden olmasın, tabii ki olur” diyor.
Az ilerde duran bir arabaya binmek için hareketlenirken Melle Bahtiyar arkamdan seslenerek kendi bindiği arabaya binmemi istiyor. Biniyorum hemen. Necmettin abilerin Hayriye Mahallesi Elmalı Sokak’ta bulunan evlerine doğru yolla koyuluyoruz. Dar ve eski sokaklardan ilerleyerek Necmettin abilerin evlerine yaklaşıyoruz. Eve yakın bir yerde yeni açılan bir caddeyi Melle Bahtiyar’a göstererek, “Kak Bahtiyar şu gördüğünüz ve daha yeni açılan bu geniş cadde var ya, Siverek Belediyesi bu caddeye Mehmet Uzun ismini vermeye karar verdi” diyorum. Melle Bahtiyar yukarılara doğru uzanan caddeye bakarak, “Öyle mi, ne kadar güzel. Umut ederim ki aynı şeyi ilerde Necmettin Büyükkaya için de düşünürler” diyor.
Necmettin abilerin Hayriye Mahallesi’nde bulunan evlerine varıyoruz. Evin arkasında bulunan boş meydan arabalardan geçilmiyor. Melle Bahtiyar ve yanındaki heyetle birlikte Necmettin abilerin sokak kapısından içeriye giriyoruz. Evin bahçesinde bir köşede duran üzüm asması, nar ve incir ağacı beklenmeyen konuklarına “hoş geldiniz” der gibiydi. Evin bahçesinde bulunan her cisim Melle Bahtiyar’a çok hüzünlü şeyler anımsatıyordu. Aklı yıllar öncesine kayan Melle Mahtiyar’ın kafasında birbirinden farklı düşünceler çarpışıyor. Ellerini önünde kavuşturan Melle Bahtiyar bu kadim mekânın taş duvarlarına sinen dilsiz kelimeleri bir araya getirmeye çalışıyordu. Melle Bahtiyar’ın avlunun ortasında hareketsiz kaldığını görünce kendisine, “Evet Kek Bahtiyar işte burası Necmettin abinin baba ocağıdır. İsterseniz yukarıya çıkalım” diyorum. Durduğumuz yerin sağ tarafında bulunan beş altı basamaklı merdivenlerden yukarıya çıkıyoruz. Önden yürüyerek Melle Bahtiyar’a yol gösteriyorum. İki kanatlı demir kapıdan geçerek küçük holün sağ tarafında bulunan küçük bir odaya giriyoruz. Eskiden burası misafir odası olarak kullanılıyordu. Odanın duvarlarında Necmettin abinin değişik tarihlerde ve mekânlarda çekilmiş çerçeveli boy boy fotoğrafları duruyordu. Odanın bir köşesinde cam bir dolap içinde Necmettin abinin titizlikle korunan birçok kişisel eşyası duruyordu. Necmettin abinin korunma altına alınan özel eşyaları arasında elbiseler, ayakkabılar, kalem, tutulan günlükler, cezaevinden ve değişik yerlerden kişilere gönderilen mektuplar ve daha birçok  şey vardı. Necmettin abinin cezaevinde iki yıl boyunca içinde uyuduğu yatağı bir köşede duruyordu. Melle Bahtiyar odanın içinde bulunan her şeyi büyük bir ilgiyle inceliyor. Necmettin abiden hatıra kalan ve onu hatırlatan özel eşyalar neredeyse dile gelecekti. Melle Bahtiyar incelemesini bitirdikten sonra orda bulunanlara “Bu eşyaları bu mekânda koruma altına almakla ne iyi etmişsiniz” diyor.
Melle Bahtiyar’ın yüzünde beliren memnuniyeti görünce kendisine  “Evet Kak Bahtiyar, Şehit Selah Necmettin Büyükkkaya’yı unutmamak için bu müzeye ihtiyaç vardı. Bu gördüğünüz eşyaların her birisi ayrı ayrı yerlerden getirildi. Mesela şu gördüğünüz kişisel eşyaların birçoğu ta Şam’dan getirildi. Şehit Necmettin yakalanmadan birkaç gün önce saklaması için bu eşyaları merhum Osman Sabri’ye teslim etmişti. Kek Necmettin Şehit düşünce bu eşyaları gidip kendisinden teslim aldık. Bu görevi yerine getirmekle ne iyi ettiğimizi şimdi daha iyi anlıyoruz. Keko Necmettin’in gördüğünüz şu “Kalemimden Sayfalar”  kitabına konulan materyallerin tümünü rahmetli Osman Sabri muhafaza etmişti.
Melle Bahtiyar odanın her santimetre karesini dikkatlice incelemeye devam ediyor. Bu küçük odanın içinde yaşanan ve geçmişte kalan binlerce anı halkımızın tarihi idi. Melle Bahtiyar gidenlerden hatıra kalan bu değerli anıları değerli bir hazine misali yüreğine kazımak istiyordu. İçinde bulunduğu bu kutsal mekânın havasına kendini kaptıran Melle Bahtiyar bir ara odanın büyük penceresine yönelerek, pencereden dışarıya bakıyor.
Anlaşılan o,  36 yıl önce bu odada sohbet edenlerin gözleriyle dışarıya bakmak istiyordu. Kak Bahtiyar derin bir uykunun en derin halini yaşıyordu. Gezindiği dehlizlerden onu çekip almak için kendisine “Kak Bahtiyar, şu gördüğün mütevazı ev Yekiti’nin birbirinden değerli yüzlerce üyesini ağırladı. Bu ufacık oda yüzlerce insana ev sahipliği yaptı. Kendini halkına adayan birçok insan bu küçücük odada yedi, içti ve uyudu. Şu an hayata olmayan birçok insan özgürlük kavgasının en can alıcı sorunlarını bu evin dört duvarı arasında tartıştı. Akşam saatlerinde başlayan ve sabahlara kadar devam eden o güzelim sohbetler hep bu evin çatısı altında gerçekleşti. Geleceğin en güzel hayalleri bu pencereden dışarıya bakılarak kuruldu. Bu odanın kapısından girip çıkanların çizelgesi tutulmuş olsaydı bugün bu müzenin raflarında ciltler dolusu kitaplar olacaktı ve bu kitaplar tarihimize ışık tutacaktı. Evet, Kak Bahtiyar bu beton tavan, bu eskiyen zemin dile gelseydi de bize bu kapılardan kimlerin geldiğini, kimlerin geçtiğini bir bir anlatabilseydi. Size hangisini anlatsam? Şeyh Şemal, Derwiş, nam-i diğer Serwer, Noşirwan Mustafa, Salar Aziz, Mülazım Süleyman, Ali Kadir, Muhammet Sait, Cizreli Reşit ve daha nicesi. Size hangisinden söz etsem bilmem ki? Biliyorsunuz isimlerini saydığım bu değerli insanların birçoğu daha sonraları şehit oldu. Mustafa Noşirwan ve Salar Aziz Allah’a şükür halen yaşıyorlar” diyorum.
 
Devam edecek…
Kadir Büyükkaya / Hollanda
k.buyukkaya@hotmail.com
 

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

01/27/2024 - 22:27
01/02/2024 - 00:43
08/05/2023 - 16:21
07/31/2023 - 22:44
07/29/2023 - 19:58
07/26/2023 - 23:22

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...