Çöpteki Prenses

Gülefer Cambaz Savran kullanıcısının resmi
Saçları özenle taranmış, ufak tefek kadın, yanında durduğu, henüz on üç, on dört yaşlarında olduğu görülen erkek çocuğunu, daha sıkı tutarak İlerlemeye çalışıyordu otobüsün içinde.

Ayakta duran kalabalığa seslendi:
 “İlerler misiniz?”
 Hemen onun arkasından duran ve bir eliyle annesinin bluzuna asılan küçük kız çocuğu ile araya sıkışan kadın iki koltuk ilerisinde küçük bir kız çocuğunun oturduğunu görünce öfkeyle yanında bulunan şişman kadına: 
"Bayan bu çocuk sizin mi? Neden kucağınıza almıyorsunuz?" dedi sert bir ses tonuyla. Kadın aldığı tepkiden biraz utanarak, biraz şaşırmış bir halde etrafına bakınıp, çocuğu kucağına aldı.
     Esmer ve güzel kadın, öfkesini alamamış, konuşmaya devam ediyordu;
 "Nasıl insanlarsınız siz Allah aşkına, otobüste yaşlılar ve kadınlar var, hiçbiriniz kalkıp yer vermiyorsunuz!"
 Yanında duran yaşlı adama boşalan yeri göstererek: "Amca geç otur" dedi. Yerine yerleşmeye çalışan adamın koluna girerek oturmasına yardımcı oldu, yolcuların meraklı bakışları arasında.
   Omzundan tutarak ilerlemeye çalıştığı çocuğun ellerini tutup otobüsün ortasında bulunan demir direğe tutturdu: "Burayı sıkıca tut" dedi. Çocukla göz göze geldiğimde gözlerinin görmediğini fark ettim içim acıyarak. Kadın diğer çocuğunu önüne alıp bir eliyle onu da koruması altına aldı. 
   Esmer tenli ve gırtlaktan konuşan bu kadını bir yerlerden tanıdığımı biliyor fakat bir türlü çıkaramıyordum. Üzerine giydiği modası epey geçmiş krem rengi pantolon ve bluzu oldukça temiz, özenle ütülenmişti. Üstelik ona çok da yakışmıştı. Dudağına sürdüğü kırmızı ruju küçük yüzünde çok hoş durmuş.
    Bu arada iç sesim de durmadan konuşuyordu: "Kim bu kadın, kim bu kadın? Bir yerden tanıyorsun sen bunu."
     Yer yer çatlak, erkekleşmiş elleri ve boyaları yarıya kadar çıkmış ojeli tırnakları, hafızamda bir şimşek gibi çaktı. Hatırladım birden.
   Birkaç yıl önce onu ilk gördüğümde de beni böyle şaşırtmıştı.  Sokağın başında çöp konteynırın içine yarı beline kadar girmiş karıştırıyordu. Elimdeki çöpü atmak için bir süre oradan çıkmasını beklemek zorunda kalmıştım. Göz göze geldiğimizde yüzüme baktı. Tedirgin bir şekilde:
"Kolay gelsin" dedim gülümseyerek.
"Sağ ol" dedi.
Üzerinde eski bir asker pantolonu ve başında saçlarını içine sakladığı bir şapkası bulunuyordu. Oldukça eski ve kirli bir ceketi boğazına kadar kapatmış kendini soğuktan korumaya çalışıyordu. Daha önce karşılaştığım kâğıt toplayıcılarına hiç benzemiyordu, farklı olduğu hemen anlaşılıyordu.  
    Konteynırın biraz ilerisinde bulunan, eski model bir motorun arkasına bağladığı tenekeden yapılmış, tekne şeklinde tekerlekli bir şeyin içine topladığı kâğıt ve plastik atıklarını doldurmuştu. Kâğıtların arasından battaniyeye sarılı bir kız çocuğunu görünce şaşkınlığım daha da artmıştı:
"Anne" diye seslendi çocuk. "Ne zaman gideceğiz?" 
 "Az kaldı, bitti” dedi kadın. Çöpün içinden çıkardığı son plastik parçalarını aracın içine atarak motoruna atladı. Motor korkunç sesler çıkararak oradan uzaklaşırken ben bir süre arkalarından bakmıştım. Sıcak evimin kapısını açarken içimin sızladığını hissetmiştim
    Birkaç kez yine karşılaşmıştık konteynırın orada. Selamlaştık. Aramızda zamanla bir yakınlaşma oldu. Arada sohbet ediyorduk. 
     Türkiye’nin en doğusundan gelmişler buraya.
"İş yok bizim oralarda mecburen göçtük" dedi.
Bir süre akrabaların yanında kalmışlar fakat daha sonra kiraya çıkmak zorunda kalmışlar.
"Eşim inşaatlarda çalışıp bize bakıyordu kimseye muhtaç değildik çok şükür ama birkaç sene önce kanserden ölünce, -bir çocuğum özürlü- dört çocuk başıma kaldı." dedi.
Evi de kiraymış.
 "Ne yapayım bu yolla çocuklarıma bakıyorum. Hamdolsun kimseye boyun eğmeden çocuklarımı büyütüyorum.” diye anlattı haklı bir gururla.
" Senden ne güzel bir öykü çıkar" dedim.
    Kendi sardığını söylediği, sigarasını çıkarıp yaktı, bir tane de bana uzattı.
 "Boşver be abla, ne acı hikâyeler var bana gelene kadar" dedi.
Birer sigara içerken çöpün başında yanımızdan gelip geçenler meraklı ve şaşkın gözlerle bize bakıyorlardı.
 

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15
12/06/2023 - 15:04

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...