İnziva, Ayrılık ve Realite

Mehmet Söğüt kullanıcısının resmi
Öykünün temel taşını masallar, destanlar, mesel ve halk söylenceleri oluşturur. Kürt coğrafyası bu noktada oldukça bereketlidir.

Mem ile Zin’in, Siyabend ile Xece’nin ve Dewreşe Evdi ile Edule’nin yurdudur nasıl olsa. Ölümüne bağlılığın ve cesaretin abideleridir her biri.
    Ondandır ki Kürt yazarların yazdıklarında masalımsı bir hava vardır… Yaşar Aksu’nun J&J Yayınları’dan Yaşlılık İnzivası (Xelweta Kalbûnê) adlı kitabında bunu görmek mümkün. Yaşar Aksu’nun da masal dinleyerek büyüdüğünü görmemek mümkün değil.  Daha ilk öyküsüyle sarıp sarmalıyor, Kürdistan coğrafyasının bitmez tükenmez dramını her cümlesine sinmiş; hüzün ve acıyla birlikte bir direnişin öyküsüdür aynı zamanda.
   Ufukta iki düğün vardır. Biri bireysel aşkına ulaşacaktır. Diğeriyse çoğunluğun aşkına... Biri geleceğe çocuk vermek için hazırlanırken, diğeri onları koruma derdindedir. Çoğul olan kendini halkına feda etmeye hazırdır. Birincisini anlatır Yaşar Aksu. Yemekler hazırlanır. Gençler ahenkle halaya durur. Elbiseleri rengârenktir. Kaynana gelinden daha çok süslenmiştir. Karanlığın çökmesiyle alan ampullerle aydınlatılır. Mutlaka sözler alınıp verilmiş ve yeni düğünlere yol açılmıştır.
  Herkes sevinçlidir. Gelin ile damadın mutluluğunu tüm katılımcılar paylaşmaktadır. Çoğul aşkına kavuşmak isteyen ise yalnızdır. Yel gibi esen atıyla, dağlara yönelir. Çoğunluğa âşık olanlar hep yalnız olagelmişlerdir. Ta ki özgürlük kervanlarına katılana dek, bu yalnızlıkları sürmüştür. Öncesinde annesiyle olan diyaloglarına şahit oluyoruz. Dağa gidenin adı Adar’dır.  Annesi onu canı pahasına sevmektedir. Kızının ülkesine âşık olduğunun farkında değildir.
 Öykünün ilerleyen sayfalarında anlatıcının Adar’a âşık olduğunu görüyoruz. Aşkı apak bir su gibidir. 365 mektup yazıp sandığa sakladığını görüyoruz. Bundan da anlıyoruz ki, Adar bir yıl öncesinde dağa gitmiş. Ve anlatıcının da yüreği dağlardadır. Heybesinde özlem vardır.
 Sadece bir mektubuna yer vermiş. Edebi dille yazılmış mektubu okurken, Geçmişin labirentlerinden geçiyor, çocukluğumuza dönme isteği ağır basıyor.
  Yazar, okuyucunun hayal kurmasına imkân tanımış. Düğün, dağlara yöneliş ve mektup yeni hayaller kurmamıza yol açıyor. Bu yöntemle metnin daha da zenginleştiğini ve sınırlarını aşmaya çalıştığını görüyoruz.
  Hep kendini aşmak isteyen, bilge, sağlam duruşlu ve aykırı karakterler var öykülerinde. Örneğin her türlü zulme karşın asla pes etmiyorlar.
  “Baharı Beklerken” adlı öyküsü de oldukça ilginç. Bir babanın kendini eğitmesini görüyoruz. Ve baba hapse atılmıştır. Oğlu sordukça, babasının baharda geleceğini söyler annesi. Cezaevi Kürt’ün ikinci evi gibi olmuştur. Cezaevi ayrılık, zulüm ve zamansız ölüm demektir.
 Yaşlılık İnzivası’nda bir bilge babanın çaresizliğine tanık oluyoruz. İnzivaya çekilmiştir. Bu inzivaya bir çeşit cezaevi de diyebiliriz. Kulakları sağırdır. Sağır olması yaşlılığından kaynaklanmıyordur. Çocuğu gözlerinin önünde işkenceden geçmiştir. Gözlerini sımsıkı kapatırken, kulaklarına oğlunun çığlıkları dolmuş ve kulak zarları patlamıştır.
 Anlatıcı, işaret parmağının neden kesildiğini sorunca, ‘’Yaşadıklarımızı unutmamak için kendim kestim,’’ diye cevaplar bilge baba.  Birbirinden ilginç öykülerle, adını gelecekte çokça duyacağımız Yaşar Aksu’nun kitabını okuyun derim.
Mehmet Söğüt
 
 
 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...