Sevgilim Vietnam Sevgili Karanfil

Müslüm Aslan kullanıcısının resmi
Şimdi karanfiller yakılıyor

Suların kirpikleri kızılca ıpıslak
 
Kaç zamandır gözyaşlarını kaderlerinin ardına salarlar. Yıkılıp düşerlerken, yanıp dirilirlerken ellinden tutukları umut yolculuğunda varoluşa sinerler.
Her siniş kendileri kadar direngen ve uslanmaz çıkmazlara çıksa da her adımın adı felaket yüzlü ölüm olsa da… Varoluşlarına yansırlar, yansa da kokuları sadece hatıralara izlerini bırakan karanfillerinin…
Karanfiller yanar mı?
Yakıyorlar karanfilleri duru ve hırçın gazabını hesaba katmadan. Küllerinin bin doğuracağını bilmeden yakıyorlar sevgilim. Tütsü olup sürülürken karanfillere ve kalbimizi avuçlayıp, basarken kucağımıza sevdiklerimizin suretini bulutlardan. Hala cehennemi acılar içiriliyor anlaşılmamaya düşman sevgilime. Tepeden tırnağa talan, yağma zamanlar deşiyor, yıldızların bile ürkütülmek istendiği gecelerimizi.
Şimdi karanfiller yakılıyor
Suların kirpikleri kızılca ıpıslak
Kirli eller bile kıymazken öfke saçılır mı, tebessümü akan kandan yarıda donmuş cesede? Günahların bile uğramayı akıl edemediği körpe güzelliklerini, seni gönüllerince görmemiş, seni sevmeye henüz emeklemiş meyvelerini koparıyorlar dalından sevgilim.
Taşların damarları kesilirken, karanfilleri yakıyorlar.
Seni sevmeyerek bizi hep zenci bırakıyorlar.
Ölüm bile yorulur, gökyüzü sınırını çizerken. Bir kuş yiterken nereye gideceğini bilir. Ama sevgilim içimizi közle çizerek intifada koyuyorlar adımızı, istesek de istemesek de. Ve yumrukluyorlar yorulmadan ölümün kapısını. Bütün bulutlara kan sıçrarken, erkenden göçtü işte kuşlar.
Göçtü kuşlar… göçtü!
 
Dumanlı akşamlardan yapışkan bir karanlık akıyor yanaklarından, eskiden sana yakışmazken ağlamak. Şimdi her sardığımız yaranın kıyısında yas ayini, kurbanlar çoğalıyor takviminde. Pusarık şaşkınlıkların buğusu kaplıyor esmerliğimizi. Ve tarihin tuvalinde elinde karanfil taşırken, kanı çiçeğinin rengine karışan bahtsızlığa reva görülen bedenler. İtildikçe kakılan, çiğnenen kelimelerin sancısında yakılan karanfiller.
Karanfiller yanar mı?
Anlamamak diye bir şey yok.
Sen anlatırken usanmadan, inatla dinlemiyorlar seni. Acına umut aşılayıp yere bakan göğü bile teselli ederken, sesin, senden sana, dürüstlüğünün pınarına dönüşüyor, sadece kuraklığına dökülen.
 
Sevgilim Vietnam.
Sevgilim Karanfil.
Düşlerimden aleni siliniyor yüreğinin en genç yılları, silinerek çocuklarının isimleri. Yıllarına adamdan sayılmayan hadsizlik giydiriliyor. Yine de sana kardeş diyorlar, çürük ve dayanılmayacak kadar dayanıksız tümcelerle.
Elinde al mendil, bıraktın işte yakılan karanfillerin üstüne. Mendilinde nicelerinin kokusu ve niceleri hala alnına bağlar.
Şimdi karanfilleri yakıyorlar
Ama suların kirpikleri kuruyacak
Bu dile gelen ve herkese kulak veren taşlar senin. Yanan senin, karanfil senin sevgilim, sevgilim karanfil… sevgilim karanfil!
Hiçbir kara gece emziremez alnındaki şafağıyla koşanı.
Sen de gecelerin koynunda uslanmaz bir bomba ve bütün koşuşturmaların varacağı yarınsın sevgilim, sevgilim, sevgilim Vietnam.
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...