BİR ŞİZOFRENİN ANILARI

Savaş Yadırgı kullanıcısının resmi
İşten eve, evden işe.

İşten eve, evden işe. Evde uyu kalk git işe, işte çalış, pestilin çıksın, sonra dön git eve!.. Ne sıkıcı banal bir hayat. Kabak tadı verdi artık. Sevmediğin bir işi yapmak nasıl bir işkence, nasıl azap bilemezsin Corcino. Şehre bak; ne karamsar stresli bir şehir, insanı ne çok geriyor.

Havaya bak allasen! Soğuk, pis nemli, ağır, havasız. Kaldırımları it boku, yolları köstebek yuvaları neredeyse her yer delik deşik. Önümüz seçim mi ne? Ya boru döşeme, ya elektrik su tamiratlarıyla yol çalışmaları. Trafik trafik, insanı çileden çıkaran saatlerce günlerce aylarca yürümeyen sonu gelmeyen, bıktıran trafik. Gündüz gözüyle okul önünde torbacılar. Heyyt.! Vur dumana gel imana!.. Yolları balgamlı. Caddeler; gündüzleri işemik kokulu, geceleri kusmuk. Üff gına geldi. Londra'ya bak sen. Hey Corcino bu çirkef şehrin fotoğrafını çekebilir misin? Köprülerinden tekerlek, çocuk bezi, çamur akar, lağım akar. Kızıl tilki, beyaz tilki, kara tilki, ne çok tilki ölüyor yollarda, iki seneye kalmaz tükenirler. İnsanlar tilki!..

Akşamları sıkıysa çık dışarı; yolunu keserler para isterler "please change mate", ya da sigara. Yiğitsen verme? Çakıyı ya kıçına yersin ya da başına şişe. Akşamdan köşe başlarını tutarlar hasta darlingler. Şimdiden başlar abazan arabaları durmaya. Kuytu köşelerde evsizler sokulurlar birbirine, bir an önce kurtulmak için azaptan soğuktan yapışırlar, ne bulursalar esrarına alkolüne hapına... Esnafı üçkâğıtçı. "İşine gelirse kardeşim, haydi dükkânı kapama, get out my shop, o kadar ucuzsa ordan alsaydın!" İnsanları kaba, saygısız ve hor görülü. Otobüslerde pis ayaklarını uzatırlar, şöföre tükürürler,küfrederler, dövmeye çalışırlar. Ne olacaktı MÜLTECİ Mahallesi, ipini koparan burda, 4 cü bölge miydi ne? Tamam Corcino bağırma, 5'ci.

Hava, sanki onca lafı yemiş gibi mosmor. Ayaz ki ayaz. Yağmur mu, kar mı, şu kış ayında güneş beklediğimiz yok zaten. Her neyse tepede oyalanmayıp yağıp şu ziftli ayazı sökse bari.

Dışarıya attım kendimi. Biraz bunaldım, nefes almak için bu parka geldim. Öylece oturdum parkın köşesine, duvarın dibine. Gelene gidene bakıyorum. Biri köpeğini eğitiyor, havladı köpek. Korktu Corcino, cebime kaçtı. Ya şu Corcino da çok korkak. Adam ne yapsa da, köpek köpekliğini yapıyor. Bana sorsan köpek daha akıllı. Öteki çocuğunu çekiştirip zorla bir yere götürüyor. Sigara içsem bir tane yakardım herhalde. İyi ki yanımda sigara yok.

Öyle bir hava var. Kar mı çiseliyor ne? Baksana Corcino, içimize yağan kar dışarı vurdu. Arkamdan "oturacak yeri buldu teres, manzarayı kesti" diye küfreder gibi bir ses. Baktım kimse yok. o neydi lan, sen de duydun mu Corcino ? Kim dedi acaba? " derken; "Ben" dedi sırtımı dayadığım taş. Corcino korktu saklandı gocuğuma. Hadi ordan sen de, taşlar konuşmaz dedim. Güldü bu; "zannedersiniz bir tek konuşan sizsiniz. Başladı bu felsefeye;"Oysa dünya dediğiniz gazdan tozdan taşa dönüşünceye dek hep biz vardık. Tarih boyunca konuşan bizdik halen de biziz. Ama siz duymak istemiyorsunuz o başka. Ahmaklığınız!.. Gerçi o da ayrı bir mesele ama" dedi gülerek. Corcino gocuğumun iç cebinden kafayı çıkarttı, hafiften "sor" dedi. "Peki" dedim taşa."Siz nasıl taş oldunuz?" Taş taş sorarak. "Yaw" dedi; " dört ayaktan iki ayağa düştüğümüz zamanlardan beri, biz de sizin gibi insandık, gel gör ki onca acı, zulüm gördük ki, ya sizin gibi odun olacaktık ya da taş." Bak hele çok şakacı bir taşa rast geldik, taşlamadan da duramıyor dedi Corcino.
Konuştuğunuzu başka bilen var mı dedim?
"Evet bazıları çıkıyor onlar da malum! "
Nasıl yani?
"Anladın sen onu! "
"Nasıl kodese mi? Korktum! Beni kimseye söylemeyin bari" dedim mecburen.

(...)

Üç hoş beşten sonra: "İşimiz var, hadi Corcino kalkalım gitmemiz lazım" dedim.
"Taş: "Corcino kim?" dedi .
"Görmediniz mi? Deminden beri..." dedim.
"Ya yürü git olum deli misim nesin?" dedi
Kalktık. Arkamızdan küfrediyorlardı. Duydum tabi. Bu dokundu, kaldıramadı Corcino, kendini çekti, araya girdim. Tuttum kolundan: "Yürü Corcino düş önüme, deliliğin manası yok. Sabah sabah iş çıkartma başımıza..."
https://syadirgi.wordpress.com/2016/12/26/bir-sizofrenin-anilari/

 

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/20/2024 - 16:37
03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...