Bir iktidar düşünün, yıllardır bir proje ile halkın nabzını bir şirket edasıyla elinde tutmaya çalışıyor. Barış! Yani bir şirketin yatırımlarında elde ettiği kar oranı, onu yeni yatırımlarla daha büyümesine nasıl katkı sunuyorsa, kendini o kadar başarılı sayar. Büyümek, para başarıdır kapitalizmde. Tüm enerjisini kâr marjını yükseltmek için harcar. Türkiye iktidarı da öyle yapıyor. Her defasında nicel büyümenin sınırını bir koz olarak kulanıyor ve o koz bir tehtit de olabiliyor. Ben gücümü bana verilen oylardan alıyorum. Halk bizi seçti. Biz halkımız istediği için büyüdük ve bu yüzden başarılıyız. Yaptığı yolları, beton binaları bir lütuf olarak sunuyor. Yol ve bina yapmayı bir başarı olarak inandırmaya çalışıyor. Ve etkili de oluyor.
***
Popülist bir siyaset uslubunun orantısız şekilde halkı kuşatması adeta bir taciz niteliğindedir. Korkunç bir demogoji siyaseti ile her defasında insanlığı zorlayan çıkışların değişkenliği, çürümüş bir siyasetin alışılmış yüzü gibi, vazgeçemediğimiz dayatmalardan başka bir şey değildir. Kendisini bu denli kabul ettirmiş bir siyasetle karşı karşıyayız.
Yılların sabrı siyasetlerine yansıyor. “Biz çok ezildik, geçti o günler.’’ söylemi işte tam burada muhafazakârların intikamı olarak dile geliyor. Oysa Türk Toplumu her dönem muhafazakâr olarak yaşamını sürdürmüştür. Her yeni söylem bilenmiş bir niyetle karşımıza çıkıyor. Gücün, sıcak paranın vermiş olduğu zafer sarhoşluğu, diktatör heyecanının patavatsızlığını da beraberinde getiriyor. Acımasız olabiliyor, şuursuz olabiliyor, yalan söyleyebiliyor, terbiyesiz olabiliyor. Başka bir gün yine; demokrat olabiliyor, faşist olabiliyor, Kürt oluyor, Ermeni oluyor, Alevi bile olabiliyor... Yani; intikam duygusu içinde iktidar, bana şunu bunu yaptılar, şimdi sıra bende diyor! Ayakları yere basan kinci mantık, tehlikenin sembolü gibi işliyor.
Bu kadar kapsamlı bir kişilik ya da örgütçülük, adımladığı projeleri tamamlayabilir mi sorusu sık sorduğumuz bir soru olarak karşımıza çıkıyor! Ta başta da dediğimiz gibi niyet önemlidir. Gündemden düşmeyen bir niyetle karşı karşıyayız. Her an değişen bir niyet toplumsal bir oyalamanın sıfatı olarak gün be gün çıkmaz bir sokak olarak adımlanıyor. Gündem olmaktan öteye gitmiyor ama. Bu yaklaşım açıktan yürütülen projelerin, gizli sırrını da içinde saklıyor. Muhatablarını hiçe sayan bir niyet samimi değildir. Düşman kavramını çözememiş, açığa çıkartamamış bir iktidar, barıştan uzak bir iktidardır.
***
Barış nitelikli siyasetçilerin işidir. Sınıfsal dengeleri hesaba katmayan bir siyaset barışa katkı sunamaz. Müzakere ile varılmak istenen eğer barış ise o zaman söylemlerin istikrarı olmalıdır. İstikrarsız bir müzakere, yeni bir özel savaş yöntemi olarak muhatabını bitirmek olarak algılanır. Özgürlük Hareketi ile amansız bir savaş yürütüldü. Tercübeler kazanıldı. Yalanlar, dolanlar, oyunlar bu özgürlük hareketini yolundan alıkoyamadı. Toplumsallaşan bir kazanım oldu. Ret eden, hayır diyen bir halkı var oldu. Bu farkı gören bugünün iktidar anlayışı, yöntemlerini değiştirmiş durumdadır. Sorunu çözüyor görünümü yaratarak, tek taraf olduğunu her fırsatta dillendiriyor. Yılların onlara kazandırmış olduğu nimetleri de kullanarak her defasında bir adım önde olduğunu hatırlatıyor. Bu yılların sarhoşluğudur. Kendisini tekrarlayan siyasetin yarattığı hatalar bir savunma mekanizması da ortaya çıkarıyor. Bu savunma çıkışları saldırgandır. Dikkat edilirse en çok da sorunun çözümüne karşı samimi olanlaradır. PKK’ye, BDP’ye sınıfsal karekteri olan kurumlara ve bireyleredir. Burada niyeti anlayabiliyoruz...
***
Dikkat edilirse, bu kurumlara ve bireylere alternatif kişilikler hep bir adım öne çıkarılıyor. Nerede bir Özgürlük Hareketi düşmanı varsa adeta bir kahraman olarak karşımıza çıkartılıyor. Kardeşlik onlarda, demokratlık onlarda, insanlık onlarda somutlaştırılmaya çalışılıyor. Küfürün iktidarda yaratmış olduğu acaba bunlarla hareketi zayıflatıp bitirebilir miyim projesi! Bitmiş, tükenmiş Kürtlere bel bağlayan bir devlet ya da iktidar aslında şaşkın bir devlet ya da iktidardır.
Bitirmeye, zayıflatmaya odaklanmış bir siyaset tehlikeli bir siyasettir. Mazlumları, Hakileri, Kemalleri, Beseyleri, Beritanları, Semaları, Zilanları doğurmuş bir hareket dikkate değer bir harekettir. En güzel Kürdistan’ı onlar telaffuz etmiştir. Aksini düşünerek, Barzanileri, Burkayları ve tükenmişlik içinde olan bazı isimlere umut bağlamak, yeni partilere ışık yakmak, çürümüş siyasetin yeniden yeniden devreye sokulmasıdır. Çok denendi ve her defasında güçlenen doğrunun ta kendisi oldu. Son olarak Amed’de yaşanan maskaralık, bazılarını heyecanlandırdıysa da maskaralık her zaman maskaralıktır.
yeniozgurpolitika.org