ELEŞTİREL BAKIŞ

A.Z. ÇAMUR kullanıcısının resmi
Kısaca “eleştirel bakış” diyebileceğimiz bir yaklaşımla olaylara, durumlara ve kişilere daha gerçekçi ve doğru yönden yaklaşabiliriz.

 

 

 

Geçmişten bu yana, insanın insana bakışında gözleri perdeleyen iki olumsuzluktan söz edebiliriz: aşağılama ve yüceltme... İlk bakışta birbirine karşıt izlenimi uyandırsa da aslında ikisi de aynı kapıya çıkar. Olaylara ve durumlara tek pencereden at gözlüğüyle bakmak. Tek yönlü duymak, düşünmek, anlamak...

Olay ve durumlara, kişilere tek yönlü bakmak, yadsımayı da birlikte getiren bir olgudur. Bireyde var olmayan bir yüceliği varmış gibi göstermek ya da var olan bir üstünlüğü, erdemi yokmuş gibi göstermek. İkisi de doğru ve gerçek caddesinden uzaklaşarak yadsımanın çıkmaz sokağına çıkar.

Her iki tutuma da sinmiş bulunan öznelci idealizm, yapılan değerlendirmeleri bir ölçüt olarak alma olanağımızı yok ediyor. Bu durumda daha gerçekçi sonuçlara çıkarmamıza yarayacak yöntemler içeren farklı bir bakış edinmek zorundayız. Kısaca “eleştirel bakış” diyebileceğimiz bir yaklaşımla olaylara, durumlara ve kişilere daha gerçekçi ve doğru yönden yaklaşabiliriz.

Bugün kime sorsak, bize yaşamın her alanında “eleştirel bakış” eksikliğinden yakınacaktır. Ne var ki, yakınmakla sorunlar çözülmüyor. Yakınanlar da içinde olmak üzere “eleştiri”yi ucu sivriltilmiş bir kargı ya da sırt sıvazlarken kaşağı olarak kullananlar hâlâ çoğunluktadır. İyi niyetler, günlük yaşamın hay huyu içinde çürüyüp dağılıyor. Kişisel çıkar beklentileri, cemaat örgütlenmeleri, kişisel düşmanlıklar, çekememezlikler... özlenen “eleştirel bakış”ın neden hâlâ çok uzağında durduğumuzu açıklar sanırım. Çünkü eleştirenin duygu ve düşüncelerini bağlayan grupsal zincirler, gerçeğe giden yolda yürümesini engellemektedir.

Düşünceleri ve duyguları zincirli olanlar, deyim yerindeyse yürüyemezler, sürünürler. Sürünenin de kirlenecek olması kaçınılmaz sondur. Bu kirlenmişlik karşısında duyduğumuz üzüntü, gerçeği değiştirmeye yetmiyor. Onlarla birlikte yürüdüğümüzde, kirlenme olasılığını da göze almamız gerekmektedir.

Toplumsal ilişkilerin yoğunlaştığı mekânlarda geçireceğimiz birkaç dakika, eleştiri körlüğünün çok kolay bulaşan bir virüs olduğunu kanıtlayacaktır bize. “Öteki”nin tıpkıbasımı olan sözler, dedikodular, temelsiz suçlamalar, bir türlü ayakları yere basamayan övgüler..... Tembel zihinlerin, yetersiz ama zeytin yağı gibi üste çıkıcı başka zihinlerden kaptığı üstü örtülü alıntılardır.

Eleştirel bakış”, başta doğruluğu kendinden menkul medya organlarından olmak üzere, dışarıdan gelen her türlü yönlendirme baskısına direnmekle elde edilebilir. Bu da yetmez. Eleştirenin gündelik yaşamdaki konumundan kaynaklanan içsel güdülendirmelere karşı da uyanık olmak gerekir. “Kendini aşmak” dediğimiz şeydir bu!

Olabildiğince nesnel bir “eleştirel bakış”, kendini aşabilen insanın başarabileceği bir yüceliktir. Bunun için de yapılacak şey bellidir. Zihnimizin kapılarını bilimsel doğruya ve bilimsel öğretilere açmak. Ancak bu yolla dünyanın bize göründüğü kadar küçük, dar ve yoksul olmadığını fark edebiliriz.

 

ALİ ZİYA ÇAMUR

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...