Kirli Zamanlar ve Nefret Söylemi ve 1 Eylül
Adil Okay
.
Birlik sağlamak Aleviler için yemekten içmekten daha önemli temel bir konudur. Çünkü tarihi en az 2500 yıl önceye dayanıp, çağının en hümanist ve demokratik bir inanç yapısıdır. Böyle bir inanç yapısını Ortadoğu’da yaşatmak, insanlığı yaşatmak demektir. Ancak gerek dünyadaki haksızlıklar gerekse bölge devletlerinin vahşi bir yaşam anlayışına sahip olması, Alevileri her alanda kuşatıp asimilasyona tabi tutmuştur. Alevilerin kendi içlerindeki olumsuzluklarda eklenince, inançlarını modernize edemedikleri gibi bir türlü birlikte sağlayamamışlardır.
"Söz uçar yazı kalır." Alnınıza ırkçı etiketi yapışır silinmez.
çünkü her şeyi açığa çıkarır.”[1]
Aldous Huxley’in belirttiği gibi, “Edebiyat insanın tutkusu, anlatılamayanı anlatmak, sözcüklere daha önce verilmemiş anlamlar yükleyerek konuşmaktır.”
Hem de bugünlerde, her zamankinden fazla…
“Nasıl” mı?
Aleviliğin Yolda Birlik sağlamasındaki engellerden en önde geleni, Alevilik inanç felsefesi olarak görevi ve işi olmadığı halde, pozitif bilimsel alanlara giren konuları kendi ilkesiymiş gibi savunmasıdır. Şayet Alevilik bilimsellikten dem vuracaksa, pozitif bilimlere gerek yok. Pozitif bilimler varken, inanç felsefesi olarak Aleviliğin doğacılığı gereğinden fazla yüceltmesi, çıkış yolu bulamayıp bir çeşit işgüzarlıktan başka bir anlam taşımıyor. Her inançsal düşünce öz yapısına dayanan konularda fikir belirtip, kendi tabanının o doğrultuda yaşamasını ister.
““Ana rahmine şarkta düşmüş çocuklar / Lastik ayakkabılarıyla / ‘Korkma sönmez bu şafaklarda’ / 126 Elif / Pamukta öğretmenim / 127 Berivan / Tütünde / 128 Uğur / ‘Meçhul öğrenci anıtında’ / Ya sen niye geldin 129 / Ben üzümcüydüm öğretmenim…”[i]
ŞENYAŞAR AİLESİNİN, İŞÇİLERİN VE ÇEVRECİLERİN ARADIĞI “ADALET” *