Methiyeler Düzemeyeceğim Bir KAFKA Kitabı ( Milena'ya Mektuplar)

Hilal Üçer kullanıcısının resmi
Bu yazıyı tamamen konuşma havasında kaleme alma arzusundayım. Birçok kitap yorumumda yaptığım gibi üzerinde günlerce uğraşıp yeni bir öykü yaratarak anlatma kaygımı, bu kitap için harcama arzusunda hiç değilim. Neden mi? Çünkü bu kitapta edebi hiçbir şey yok!

Burada bahsettiğim, bir kitabı beğenip beğenmemek değil hiç kuşkusuz. Çünkü zevklerin tartışılmazlığının farkındayım. Tezimi edebiyat çevrelerince kabul edilen bazı kriterler üzerinden sürdüreceğim.

Piyasaya bir kitap çıkar ve edebiyat çevrelerinin burnunun üzerine düşmüş gözlüklerinin üzerinden süzülen bir bakış atacağı ve titiz bir incelemenin başlayacağı vaktin geldiğini belli eden sol kaşın yerçekimine meydan okurcasına yukarıya kalkacağı an gelmiştir demektir. Bir dakika. Betimlemelerin işi yoktu bu yazıda öyle değil mi?  [:)]

Piyasaya bir kitap çıkar ve edebiyat çevreleri tarafından bir dizi incelemeden geçer. Olay örgüsüne, hiç kullanılmamış, yeni türetilmiş bir kelimenin var olup olmadığına, okuyan yazarın dudaklarından akan kanla kitabın üzerinde belirecek kıskanılmışlığın ispatı kan lekesine dikkat kesilecek an gelmiştir artık. Sonra bu kitabın acı bir terkedilişe uğrayıp uğramayacağına bakılacağı an… Yine sözümü tutamadım.  [:(]

[franz kafka milena ya mektuplar (3)]

Bu kitabı okurken hem bir okur olarak hem de iyi kötü bu mürekkebi yalamış biri olarak bir an bile kıskançlık duygusuna kapıldığımı hatırlamıyorum. Birkaç cümlenin altını çizdiğimi ise hiç hatırlamıyorum. Üstelik okuduğum kitapları kitapçıya aynen iade edebilecek kadar temiz kullanan biri olmadığım düşünülürse, sanırım bu bir ilk oldu hayatımda. Bu kitap zaten yazarın ne hayal ürünü ne beğendirmek için çırpındığı ne de üzerinde günlerce, aylarca, yıllarca emek verdiği bir kitap. İki yılı bulan bir mektup serisi olmasına karşılık iki yıl edebiyat dünyası için emek verilmiş bir çalışma değildi bu. Kafka’nın hiçbir zaman kabul etmediği verem hastalığına yenilmesine sayılı günler kala yakın arkadaşı Max Brod’a vasiyet vererek, öldükten sonra bu mektuplar ile birlikte yedi öykü kitabının, üç tamamlanmamış romanının, günlüklerinin ve el yazısı metinlerinin de yakılmasını istediği halde, yaşarken hiçbir kitabının basılmadığı yazarın değil yakılmak, bütün dünyaya duyurmak için kitap haline getirilmiş mektuplarından oluşan bir kitaptı bu. Bir mektupta ne kadar sanatsal bir şey görebilirseniz işte o kadar vardı bu kitapta. Milena’dan Kafka’ya gelen mektuplar ise Milena’nın kati talebi üzerine kitaba konulmamıştı.

1919 yılında Prag’ta bir kafede tesadüfen tanışmışlardır Milena ve Kafka. Milena’nın 23, Kafka’nın 36 yaşında olduğu bir dönemde meydana gelen bu karşılaşmanın ardından Milena’nın Viyana’ya dönmesiyle Kafka’ya mektup yazarak, eserlerini Çekçe’ye çevirmek istemesiyle başlayan iki yıl sürecek bir mektuplaşmanın ayak izleriyle dolu bir kitaptır. Ancak kitapta tek taraflı mektupları okuyarak zaten kitabın ancak yarısını anlayacaksınız. Üstelik anlamak istediğiniz şey ise Franz Kafka tarafından anlamamanız için vasiyet verilen şey! O dönemde mektuplarla yapılan bu haberleşmenin postada meydana gelebilecek kaybolma, yanlış kişinin eline geçme riskleri de düşünülürse ki Milena’nın da evli olduğu düşünülürse bu nedenler mektupları daha bir anlaşılmaz kılmaya yetecektir. Ayrıca hemen hemen her bir mektupta çıkarılan söz öbekleri hatta cümleler ki- bunlar sayfanın altında kaç kelimenin çıkarıldığına dair dipnotlarda yazılmış- kitabı büsbütün anlaşılmazlığa itmek için çırpınıp duracaktır.

Bu kitapta üzerine konuşulacak tek bir konu var; Yahudilik. Kafka Yahudi bir baba ve Alman bir annenin çocuğudur. Ana dili Almancadır. Ne tuhaf bir karışımdır bu! Beş kardeşi olan Kafka’nın iki erkek kardeşi çok küçük yaşlarda ölecek, kendisinden çok daha uzun yaşayan üç kız kardeşi ise 2. Dünya Savaşı esnasında Nazi kamplarında can vereceklerdi. Ve Kafka doğduğunda Avusturya- Macaristan İmparatorluğunun vatandaşı iken aynı topraklarda ancak farklı bir ülkede, Çekoslovakya vatandaşı olarak ölecekti.

Kıssadan hisse, kim bu kitapla ne kazandı? Kim bir vasiyeti yerine getirmeyen birinin bu tavrını alkışladı? Kim bu kitabı edebi buldu? Kim bu işten ticari kazanç peşine düştü?

Bu kitap bana 2015’in ilk ayında doğum günümde hediye olarak verildiğinden okudum. Eminim hediye eden arkadaşım da sadece Franz Kafka etiketine aldanmıştır, birçoklarınız gibi. Para kazanma hırsıyla bu etiketi kullanan kişilere bir cevap vermek gerekirdi ve kalemim dörtnala koştu, dizginleyemedim. Ancak şunu da söylemeden bitiremem bu yazıyı. Kitabın çevirmeni Murat İbrahim Çelebi’nin kitabın başında ‘Çevirmenin Önsözü’ olarak kaleme aldığı yazı, hem kitabın bir özeti olması açısından hem de düzgün anlatımıyla övgüyü hak ediyor.

Emin olun hiçbir yazarı kıskandıramayacak bir kitap, okunmaya değer bir kitap değildir! Bu söz önceden kullanılmış bir söz mü acaba? Hiç zannetmiyorum.

Not: Kitap Panama Yayıncılıktan çıkmış. Ocak 2014’de birinci baskı, Şubat 2014’de ikinci baskısı, Temmuz 2014’de ise üçüncü baskısı yapılmış. Aynı yıl içinde üç baskı. Ben daha da söyleyecek bir şey bulamıyorum.

http://www.edebiyatkokaneller.com/methiyeler-duzemeyecegim-bir-kafka-kit...

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...