ÖYKÜLER

İsmel Enişte

Münevver Ongun kullanıcısının resmi

Sonbaharın başlangıcıydı sanırım. Çardaktaki büyük asmamızın yaprakları geniş avlumuzu kaplar, biz de sık sık temizlemek zorunda kalırdık. Hemen hemen günümüzün tamamı evimizin avlusunda geçerdi. Annem nakış ustasıydı. Her yaz öğrencileri olurdu. Onlara bir aylık nakış kursu verirdi avluda.
 
Beş altı öğrenci makineleriyle gelir, annemden nakış öğrenir giderdi. Bu yüzden kayrak taşlı avlumuzun her zaman temiz olması gerekirdi. Fakat sonbaharda bahçemizdeki yıllanmış koca badem ağacıyla asma, bizi her zaman uğraştırırdı.
 

SELAHATTİNİN BABAANNESİ

Münevver Ongun kullanıcısının resmi

Nihayet onun da mürüvvetini gördü. Fakat kısa bir zaman sonra hayat arkadaşını kaybetti. Yalnız kalınca, torun sahibi olma arzusu gitgide tutkuya dönüşmüş ve bunu oğluyla gelinin yanında sık sık dile getirmeye başlamıştı. Bir gün küçük oğlundan torunu olacağını öğrendiğinde dünyalar onun olmuştu. Eski bir gelenek olmasına rağmen, genellikle kız toruna babaannenin, erkek toruna da dedesinin adı verilirdi. Erkek olursa kocasının adının konulacağından son derece emindi. Ne mutlu ki; aileye bir erkek torun gelmiş ve ona dedesinin ismi verilmişti: “Selahattin”

Jelibom Şekerleri

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

Kadın market alışverişine gitmişti. Evinin eksikleri çoktu ve sepetini doldurmuştu. Alışverişi bittikten sonra kasaya yöneldi. Ödemesini yaptı ve aldıklarını poşete dolduruyordu. O sırada 8-9 yaşlarında iki oğlan çocuğu birkaç paket jelibom şeker almıştı. İki çocuk için çok olan o şekerleri, ‘Muhtemelen başka arkadaşlarıyla birlikte yiyecekler’ diye düşündü kadın. İkisi de birbirinden sevimliydiler. Telaş içinde ödeme yapmalarını izliyordu. Kadının aldıkları şeyleri poşetlemesi devam ederken gözleri arada bir onlara takılıyordu. Kasiyer kız şekerlerin ne kadar tuttuğunu söyledi.

(İnsan Posası) Balkonumda kuş sesleri

Abdullah Oral kullanıcısının resmi

Güneş, kocadağ ile üç pınar tepesinin arasından evin balkonuna doğru ışığını usulca düşürürken yeni bir güne uyanışın huzuru vardı üzerimde.
Karadeniz dağları arasında Köyümün o eşsiz oksijen yüklü ter temiz havası öyle güzel gelmişti ki gün ağarmadan uyanı vermiştim

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...
ÖYKÜLER beslemesine abone olun.