ÖYKÜLER

Hamamda yüzme dersi

Ali Vafi kullanıcısının resmi

 
Mağazayı dolaşan birkaç aile vardı. İranlı arkadaşım, onlarla hararetli hararetli konuşuyor, müşterilerini memnun etmeye çalışıyordu. Benim geldiğimi ve özellikle de zamanında geldiğimi bilsin diye kendimi ona göstermek için müşterilerin ortasına daldım. Selam verdim, selamımı almadı. Müşterileriyle pazarlığa dalmıştı. Bir daha selam verdim, gene duymadı. Üçüncü de ancak duydu. Sadece “merhaba” der gibi başını salladı. Ben de mağazadan çıkıp dışarıda beklemeye karar verdim. Kendi kendime de:
-Gitmekten vaz mı geçtiler acaba bunlar? Diye söyleniyordum.

Acı Elveda

İshak Budak kullanıcısının resmi

Dağın eteklerine kurulan küçük ev karla savaşıyordu resmen. Rüzgâr esiyordu yel yel, hırçın hırçın.  Beyazla rüzgârın karışıp oluşturduğu yeller dalları kırıyordu sıra sıra…

Uğultular uğultular… Rüzgârın dağlara bıraktığı ses yankılanıyordu. Dar kapısından başka hiçbir aydınlık yeri olmayan küçük evin çatısında dalga dalga dumanlar, karla karışıp gökyüzüne hapsoluyordu.

Evde anne, baba ve küçük çocukları kalıyordu… Aile, Aretyan’ın  üzerine titriyordu. Aretyan hastaydı… Lösemi hastasıydı…

Kuşçu Abbas

Ali Vafi kullanıcısının resmi

Buraya gelen yabancılar hem o binada işlerini görürler hem de Bayat Pazarından kendilerine gerekli olan ihtiyaçlarını karşılıyorlardı. ASAM yabancıların işlerini görüyordu. Iraklı Türkiye'de fazla kalamayacağını, bu yüzden kısa süreli tutabileceği bir ev aradığını ve üçüncü bir memlekete gitmek istediğini söylüyordu. Onların konuşmalarını o sırada duyan Abbas Efendi yanlarına gelip sordu:
-Nasıl bir ev arıyorsunuz? Benim elimde bir ev var. Kirası 400 liradır. Bu ev benim değil bir arkadaşımın, ama ben kiraya veriyorum.
Iraklı:

Duvar Saati

Ali Vafi kullanıcısının resmi

Taksicinin parasını ödeyip eşyalarımı aldım. Pansiyonun dördüncü katına, Behzat'la birlikte eşyaları yürüyerek çıkardık. Asansörü yoktu pansiyonun. Ben Behzat'ı iki yıldır tanıyordum. Bundan önce de onun pansiyonunda kalmıştım. Behzat kafeteryalarda bulaşıkçılık yapıyordu. Bu işten günde 30 lira aldığını söyler, ara sıra da şikâyet ederdi. "Tabaklardan müşterilerin kusmuklarını bile temizliyorum. “derdi.

Anneler ve oğulları

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

"Zor olur ilk günlerde" diye çocuğu ve kendisi adına endişemi dile getirdim. Ancak o gayet rahattı. Gülümseyerek:
"Dün ağladı ama bugün, koşarak girdi Kreşe. Hatta 'siz gidin' diye babasıyla bana hava attı."
"Demek ki, iyi davrandılar Kreşten" dedim.
Bu defa, kasılarak ve de kahkaha atarak cevap verdi:
"Oradaki kızları görünce keyfi yerine geldi. Çok zampara olacak benim oğlum" diye cevap verdi.
"Henüz dört yaşında bir çocuk o. İşte oğlan çocukları böyle yanlış yetiştiriliyor." dediğimde, ne demek istediğimi anlamadı bile. Boş boş yüzüme bakıyordu.

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...
ÖYKÜLER beslemesine abone olun.