Yolculuk
Otobüs Çine çayının kenarından sarsılarak kıvrılırken, içeride keskin sigara kokusu, arabesk namelerin eşlik ettiği bir mide bulantısıyla başında kırlangıçların fır döndüğü, uzak seslenişlerin düş yolculuğundaydı Sedat.
Otobüs Çine çayının kenarından sarsılarak kıvrılırken, içeride keskin sigara kokusu, arabesk namelerin eşlik ettiği bir mide bulantısıyla başında kırlangıçların fır döndüğü, uzak seslenişlerin düş yolculuğundaydı Sedat.
AĞIRLAŞTIRILMIŞ GECE
Bir sabah uyandığında, terden sırılsıklam olduğunu gördü. Halsizdi üstünü değiştirmesine yardım ederken, boynunun her iki tarafındaki şişlikleri görünce dehşete düştü; her iki gözüne kan dolmuş, sesi çatallanmış, yutkunmakta güçlük çekiyordu.
“Hemen doktora gitmelisin,” dedi. Günlerden cumartesiydi, dünyaya yayılan ilginç haberler, küresel bir salgından bahsediyordu;
Mehmet, Konya bozkırlarından gelerek Güney Ege yaylalarına yerleşip oraları yurt edinen bir ailedendi. Oldukça çalışkan ve mert insanlar çok büyük araziler edinmişler, çevrelerinde sevilen sayılan bir aile olmuşlardı. Mehmet çok yakışıklı, güçlü kuvvetli, dürüst bir genç olduğundan arkadaşları ona “Mehmet Efe” derlerdi. Körüklü deri çizmelerini ayağından hiç çıkarmaz, o çizmeler ve “külot pantolon”uyla zeybek oynadığında bastığı taşlar titrerdi adeta.
Savcı BK, göl kenarındaki kordonda köpeğini gezdirmeyi alışkanlık edinmişti. Yaş haddinden emekliye ayrılınca doğup büyüdüğü kasabaya daha sık geliyordu.