DUVAR YAZISI EDEBİYAT KAYINTISI XXXVII
DUVAR YAZISI EDEBİYAT KAYINTISI
XXXVII
DUVAR YAZISI EDEBİYAT KAYINTISI
XXXVII
(Sema Çelik’in “Rastgele” kitabı için)
Bir şiir kitabının tanıtımı nasıl yapılır? İşte bu soru, Sema Çelik’in “Rastgele” (Simer Yayınları) adlı şiir kitabı için ta kalbimden bir şeyler yazmak gelmişken beliriverdi önümde. Ya bir engel olarak ya da yol olarak.
Perloda Piltan amorê 16’ne veciye! Wayırê perloda xo bime, perloda Piltan warê Zonê mawa. Zon, thılsımê royê mawo, zon ke bi vind; tılsım darino we, thılsım ke dariya we; ro vurino, ro ke vuriya; qom beno vıla, qom ke bi vıla; warêy benê bınê nınganê kêmfırsendan ra… Bêrê ters u xof, musayu be geltiye cavêrdimê, serba zonê xo xover dime…
İşte dostum, arkadaşım şair Esma Temur Ekinci’nin “Sabır yastığı” isimli şiir kitabı bize tutunacak bir dal uzatıyor.
Ben hüznün, özlemin, gülümsemenin ve hatta öfkenin kadınların kirpikleri arasında olduğunu düşünüyorum. Esma Temur Ekinci’nin “Sabır yastığı” isimli şiir kitabıyla birlikte artık parmakları arasında olduğunu da düşünmeye başladım. Kitap henüz baskı aşamasındayken sancının bütün hallerini birlikte yaşadığımız için şu cümleleri not almışım:
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı elimize ulaştı.
Tüm sayılar için şu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz: http://gorulmustur.org/icerik/umus-eylul-dergisi
Hazırlayan: Hasan Şahingöz
“Yaşamlar, sesler ve kelimeler asla kaybolmaz. Onları ifşa edecek kahini beklerler” diye başlıyor Seyit Oktay’ın “Hurri-Ari Destanı-MİTANNİLER” (Ceylan Yayınları) adlı yeni kitabı.
UZUN KOŞU
Aydınlığa kavuşup, yüreğinin sesiyle hakikate yol alan yolcu; uzun bir koşunun başlangıcında olduğunu unutma. Anlamanın yürekteki kıpırtısı coşkun nehre dönüp akmaya başladığında yerinde durulamaz. Anlamak söze, söz eyleme dönüştüğünde karar verilmiştir. Bahardaki nehirler gibi coşmak, anlamak ve anladığını yaşamak, insanlaşmadır.
Sokrates bahçede oturmuş bir şeyler yudumlarken Platon bahçe kapısında belirdi. Günlerdir haber alamadığı dostu, öğrencisini gördüğüne sevinen Sokrates, arkadaşını karşılamak için bahçe kapısına gidip kucaklaştı. “Nerelerdeydin kıymetli dostum” diye sordu.
yapabileceği işi yapar.
Sıra dışı bir insanın yapabileceği işi
ise hiçbir makine yapamaz.”[1]
Bilmem aynı fikirde misiniz? Sürdürülemez kapitalist güzergâhta yerküre acayip bir yere gidiyor.
III. Büyük Bunalım’ın getirdiği çöküşü, faşizmin yükselişi, yaygınlaş(tırıl)an paylaşım savaş(lar)ı, ekolojik yıkım vd’leriyle müsemma “Uygarlık Krizi”nin kaotik tablosunda gündem(imiz)e eklenen yapay zekâ (YZ) soru(n)larıyla yüz yüzeyiz.
Bu durum hâlâ ne yazık ki son bulmuş değil. Göçler bazen doğup büyümüş olunan topraklar üzerinde içgöç şeklinde, bazen sınır ötesi kıta ve devletlere doğru gerçekleşmektedir. Esasında insanlar mecbur kalmadıkça göçmenliği tercih etmezken, insanları göçe zorlayan olaylar iç ve dış savaşlar, siyasi sorunlar ve ekonomik sebepler başta gelenlerdir. Bu sorunların tarihler boyunca sürüp gelmesi, insanları büyük bir umutsuzluğa sürüklemekte. Yine de şartlar ne olursa olsun, göçmenliğe kader gözüyle bakılmamalı.