Yapraklar dökülürken anacağım seni…
Geçen yıl bugün, yine burada, aynı yerde oturmuş, aynı ağaçların, karşımda çırılçıplak soyunuşunu izlemiştim. Sonra kalkıp seninle yürüdüğümüz aynı tenha yoldan yürüyerek, ruhumla baş başa sohbet etmiştim. Apansız illegal buluşmalarımızın adresiydi bu tenha sokak. Bu sokakta Neuchâtelli yoldaşın “Mazlum artık yok!” dediği haberle öğrenmiştim seni yitirdiğimizi. Altın sarısı yaprakların, dallarını terk edişindeki doğanın o doğal devinimine uymuştun. Oysa “uyumsuzun” tekiydin. Saman alevi gibi birden alevlenir birden sönerdin. Erken kızardın.