şiir

Şiir Üstüne-12

Barış Erdoğan kullanıcısının resmi

Ey şair, içinden çıkamayacağın hayallere dalma!
Denemenin sevdiğim yanı asık suratlı yazıya prim vermemesi. Sözcükleri eğip bük, istifle ne oluyor demezler. Ha, uydur uydur söyle şeklinde de düşünülmesin deneme. Yüzeyinden bakınca da göz korkutmalı. Gölün derinliği ördeğe, deryanınki şaire.
Hani bizim büyük sanatçılarla ilgili bir şey anlatılır ki doğru olduğunu onaylarım.

Şiir Üstüne-8

Barış Erdoğan kullanıcısının resmi

Gel zaman git zaman yol ayrımında nefeslenir. Birkaç avcının geldiğini görür, sorar: Ey avcılar, deniz nerde? Nerden bilsinler avcılar? Bizim avlandığımız yere köprüden sonraki ilk sapaktan gidilir ama denize ulaşır mı bilmeyiz, diye de eklerler. İmdadına bir çiftçi yetişir, -yetiştiğini sanır- ona sorar: Ey çiftçi, deniz nerde? Çiftçi ıkınır sıkınır, cahilliğini hoşgörmesini ister. Kızın gözü dağa tırmanan üçüncü yolda… Ya dağın bir yerlerinde kalıverirse… Çaresiz o üçüncü yolu seçer, dağın zirvesinde bir de ne görsün?

Şiir Üstüne-7

Barış Erdoğan kullanıcısının resmi

Alıntılara bayılırım, ukalalığı ya da cahilliği örtmeye bire bir: “Bir gün genç bir yazar, Anatole France’a yazdıklarını göstererek: ‘Yazmaya devam edeyim mi, etmeyeyim mi?’ diye sorar. O da: ‘Yazmamak elindeyse, yazma.’ der. Çünkü hiçbir gerçek yazar için yazmama olasılığı yoktur.”
İyi de her yazmak zorunda kalan gerçek yazar değildir ki… Mesela ben ruhumun güneş görmeyen yerlerini kurutuyorum. Şimdi şöyle bir korkuya da kapılıyorum: Eyvah, benim sanat dünyasında yerim neresi, burnu kafdağında olan birisi miyim?

Şiir Üstüne-6

Barış Erdoğan kullanıcısının resmi

sen beni özlemezsin, çatlarsın
beni sen özlemezsin, çatlarsın
sen özlemezsin beni, çatlarsın
diye diye yol alıyorum, her değişiklikte başka iklimde buluyorum kendimi. Tek dizeye saklandığım zamanlarım çoktur benim, tek sözcüğe indirgeyene dek de yazacağım, iyi de nereye kadar… harflere kadar mı? Neden olmasın, her şey "keyferengi" olduktan sonra.

Şiir Üstüne-2

Barış Erdoğan kullanıcısının resmi

Çocuklarını masallarla, hikâyelerle büyüten ya da uyutan bir halkız biz, bir zararı da görülmemiştir bunların; büyüklere anlatılanlar hariç. Mevlana'da okumuştum, ince ince bir şeyler işliyordu: Hintli birisi, körlerin arasına bir fil getirir, sorar: Söyleyin bakalım aranızdaki nedir? Körler ne olduğunu anlamak için dokunmaya başlarlar. Hortumundan tutan "oluk" der, kulağından yakalayan "yelpaze", ayağını ele geçiren "direk" ...uzar gider. Görmek gerekir, hissetmek gerekir, tanımak gerekir. Hikâyeyi neden anlattım, bir nedeni var elbette.

Şiir Üstüne-1

Barış Erdoğan kullanıcısının resmi

Şairin şiiri çoğaldıkça şiirinin posası artar; şiiri çok kaynadıkça da kaymak tutmaz. Peki ne kadar şiir? Şiirde fazla mal göz çıkarır. Ambarını ayıklamayan çiftçi, buğdayına kurt düşürür. Ciltler dolusu şiirlerin kışlık yakacak olarak kullanıldığı malum. Raflarda toz yutanların erken teşhis edilmediği için mezbelelerde çürüdüğü de. Bir şiir için yirmi beş yıl harcadığı söylenen -aslında bir sözcüğün peşinde yirmi beş yıl koşar- ve şiir benimle bitti diyen Yahya Kemal, kaç bin şiirini damıttı ki sizlere bunları miras bırakıyorum dedi, bilen var mı?

ŞİİR İSYAN VE DİRENİŞİN DİLİDİR

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Ağır hasta tutsaklar defalarca yaptıkları açıklamada kimseye minnet etmeyeceklerini, gerekirse zindanda ölümü kucaklayacaklarını belirtmişlerdir. Hastalık, edebi eser üretmeye engel değildir. Daha önce “Caney” adlı şiir kitabı ile şiir severlerin karşısına çıkan ve İHD’nin ağır hasta tutsaklar listesinde olan Halil Güneş yeni şiir kitabı “AŞKAOS” ile şiir severlerin karşısına çıktı. Şu anda Diyarbakır D Tipi Cezaevinde kalan Halil Güneş'le mektup aracılığıyla kitabı üzerine kısa bir röportaj gerçekleştirdik.

BİRİSİ NAZIM HİKMET, BİRİSİ ORHAN KEMAL

A.Z. ÇAMUR kullanıcısının resmi

 
 
 
Biri halk denizinde kabaran yüce dalga, 
Biri halk ormanında en gür ve en yeşil dal, 
İkisi de yazında birer silinmez damga, 
Biri Nazım Hikmet’tir, birisi Orhan Kemal! 
 
Biri duyan yüreğim, biri gören gözümdür, 
Biri şiir ırmağım, biri anlatı dağım, 
Biri atar damarım, biri çelik sözümdür, 
Nazım Hikmet kavgamdır, Orhan Kemal şafağım! 
 

BİLMEK

A.Z. ÇAMUR kullanıcısının resmi

 
 
 
 
Bilmek,
Zamanın burçlarında
Sabrın hurcunu çözmek.
Ezmek kuşkuların yedi başlı ifritini,
Ay ışığında bulutları silmek.
 
Bilmek,
Sevgilerin kavşağında
Kaldırımları ezen gizleri çözmek.
Gezmek yürek atlasında evreni
Çiçek çiçek yüreklere ekilmek.
 
Bilmek,

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...
şiir beslemesine abone olun.