İRBAM
Bir dükkan ileride, tezgâhına abanmış, para sayıyordu Musa Funda. Üç beş köylü çene çalıyor, geride bir kadın çocuğunu avutuyordu.
Ördekdedeli İbrahim, dükkânının kapısından,
-Gel, imanım gel, canım sıkılıyor, dedi.
Sandalye uzatıp ilave etti.
-Otur imanım, otur…
Hızlı bir bakışla,
-Kavuncu sen de şuraya.
Babam güldü.
-Kavuncu mu, niçin?
-O bizim parolamız, sen karışma.
Fişli sobasını bizden yana kaydırıp ekledi.
-Bir damla çekek mi erenler?
-Çekek, erenler çekek!