İRBAM

Ali Rıza Aksın kullanıcısının resmi
Eli işte, bakışı düşmanca bir köşkerin yanından geçtik. Öker'in eski ev sahibi... Babam duyabileceğim bir sesle, ''Yezit!'' diyerek geçti. ''Diliuz Bakkaliye'' Sıro, yanında Urumoğlu İsmail, camın gerisinde dişlerini parlata parlata el salladı bize.

Bir dükkan ileride, tezgâhına abanmış, para sayıyordu Musa Funda. Üç beş köylü çene çalıyor, geride bir kadın çocuğunu avutuyordu.
Ördekdedeli İbrahim, dükkânının kapısından,
-Gel, imanım gel, canım sıkılıyor, dedi.
Sandalye uzatıp ilave etti.
-Otur imanım, otur…
Hızlı bir bakışla,
-Kavuncu sen de şuraya.
Babam güldü.
-Kavuncu mu, niçin?
-O bizim parolamız, sen karışma.
Fişli sobasını bizden yana kaydırıp ekledi.
-Bir damla çekek mi erenler?
-Çekek, erenler çekek!
Rakıları suyla eşitledi, masaya gazete, gazeteye de fındık, fıstık, peynir gibi şeyler yaydı. 
-Sıhhatine Dedem sıhhatine!
-Sıhhatine erenler sıhhatine.
Elinin tersiyle ak düşmüş bıyıklarını düzeltip sürdürdü.
-Gelelim kavuncu meselesine. Çono'nun bacısını, Edem’e aldığımız seneydi. Güzün sonuydu. Çono yoktu, davara gitmişti. Bizim Fate (karısı) kalktı, aşa yardım etti. Otur otur sıkıldım, ayıp kaçar diye size de gelmedim. Tavanda iki kavun ki, bal… Elim bir uzandı, bir indi. Yanımda biri olsa suçu ona yıkacağım ya nerde... Osıra bu gelmesin mi! 'Bak' dedim, 'Dedemin oğlu, bunun birini kopar, gerisine karışma!'
Öyle dememle, sıçrayıp indirmesi bir oldu. 'Aferin', dedim. Al sana iki buçuk lira… Kendini beğenmiş bir edayla ''Çocuk muyum?'' dedi. Anladın mı şimdi, ona niçin kavuncu dediği mi?
Gülüştük. Bir ara babam,
-Irbam yorum (yavrum), dedi, gelen giden oluyor, ayıp olmaz mı?
-Takma kafanı Dedem, ip inceldiği yerden kopar…
-İrbam yorum, şu senin yarısı çocuk, deli hâlini severim. Kaldır bakalım, bu da senin şerefine.
İkindi ezanı. Babam pirelendi, 
-Abo, dedi, daha yapacağım bir sürü işim var…
-Ayıp Dedem, hal fiatına ne lazımsa... Senden para isteyen mi var, ne vakit eline geçerse...
-Bilmez miyim İrbam'ım, bilmez miyim!
Hoş kafayla çıkan babam, sepetli bir motorla döndü. Halkasından tuttuğu gaz tenekesini zor bela içeri taşıdı. Şişeye son kez uzanan İrbam,
-Son fırt Dedem, içek de kurtulak! dedi.
-İçek erenler içek.
İç yeleğinden saatini çıkaran babam,
-Aboo! Bir seetim kalmış. Şu ırzı kırık lehimci bayağı zamanımı almış…
İrbam'dan aldığı ıvır zıvırla heybesini doldurup çıktı. Kaldırımda bir sepetli durdurup, getirdi. 
-Aboo, tren kalkmak üzere.
Heybesini kapmasıyla sürücünün arkasına oturması bir oldu. Benden yana bakıp yumuşak yumuşak gülümsedi. Elini öptüğümde saçlarımı koklayıp, 
-Haydi sağlıcakla, dedi.
İrbam telaşla bağırdı.
-Tenekeyi unuttun Dedem, tenekeyi!
-Getir getir!
Fış fış çalışmadı motor. Şalvarlı, lastikli ayak, üst üste pedala yüklenince çalıştı.
-Dur hele kurban, bir şey unuttum...
Elini şalvarına daldırıp bir yirmilik çıkardı.
-Al oğlum, bunlan idare et…
Az demeye utandım, yutkundum, aldım. Eksozundan duman çıkara çıkara karşıya geçti motor. Siren çalarak gelen itfaiye arabası, babamın köşeli şapkasını rüzgârına takıp götürdü. Motor durdu, o koştu... İrbam deli deli güldü.
''İlahi Dede!'' 
 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...