Bu nedenle, okuduğumuz şiiri anlamak değil, anlamlandırmaktan söz ediyorsak, imge şiirden ayrılamaz.
Kaldı ki iç ses imgeyle ortaya çıkar ve tanınır. Bu nedenle bir Nazım ya da Turgut şiirinden söz edebiliriz.
Şiirde tek imge nedir? Şiirde hangi anlamda "tek" imge vardır?İmge çağrışımların olanağıdır evet. Bildiğimiz gibi her zaman sıfat tamlamasıyla da yapılmaz.
Öyle sözcükleri yanyana getirirsiniz ki imge çıkar ortaya. İmge simgesel anlatımın basamağı değildir her zaman.
İmge, imge dediğimiz şey. Öncelikle, bir şiirde sayısız kullanılabilinir. Ama şiirin bütününe baktığınızda, bir şiirde tek bir imge görürsünüz. Bu da şiirin konusunu değil, özünü oluşturur. Konudan söz edilir kuşkusuz. Ama şiirde sözü edilen konu, bir düz yazıdaki temanın karşılığı değildir.
Çünkü şair, aşkı konu saplantısıyla söylemez. Biz ona aşk konulu şiir desek de şiirin bizzat kendisi bunu reddeder.
Şiir, diğer edebiyat dallarından farklı olarak, soyutlamanın en üst dilidir. Somut nesnelerle soyut bir dünya kurar ve biz o somut dünyayı yine o soyutlama aracılığıyla yeniden kavrarız, kurarız. Bu gidiş gelişin en zengin aracıdır şiir.
Şiirde sözü edilen tek imge; şairi o şiiri yazmaya iten ilk dürtüdür. Acıyan ya da sevinen yerinde yoğunlaşır şair.
İmgesi de orada büyür; şiirin bütününü anlamlandıran imgesi...
Derinleştikçe, şiir boyunca gördüğümüz imgeler, şiirin bütünselliğinin hissedildiği o tek imgeyi kucaklar. Yoksa şair, kaba bir söylemle, şiiri boyunca bir tek imge kullanmaz!
Simgesel anlatım, anlamlandırma olanağı açısından her zaman küçümsenecek, yok sayılacak bir anlatım değildir.
Tıpkı alegorik anlatım gibi. Şair biçim ve sözcükler konusunda bağnaz olmayan kişidir.
İnsana ait olan hiçbir şey bize yabancı değilse, insana ait olan hiç bir sözcük de şaire yabancı değildir!
Şair söz yalvacıdır. Sözcüklerden kurduğu dünyanın özgünlüğü, estetik yeterliliği, yazdığını şiir yapar ya da yapmaz.
Yoksa şiiri günah işlemeden değerlendirirken, imgesi az, simgesi çok v.b gibi kaba ölçülerle mercek altına yatıramayız.
Ele avuca gelmez şeydir şiir. Usa bile vurmaz ki akılcı bir açıklama getirip, rahatlayalım... Bu nedenle en çok resme benzetirim ben onu: Ne görüyorsan odur tabloda. Şiirde de ne anlamlandırıyorsan, odur...
Şiir, içimizdeki binlerce binlerce şiire ulaşabildiğimiz bir ışıktır. Tıpkı resim gibi, binlerce görüntünün yolunu açan, binbir renge bizi ulaştıran bir görsel deneyim.
Şiir sözcüklerle gördürür: İmge o gördürdüğü yerdedir. Ama gözümüze değil, gözsel okuma şiiri kaba okumadır sadece.
Anlamlandırma ise, şiiri yüksek sesle okumamızla başlar .
Yani şiirde İMGE, KULAKLA GÖRÜLÜR... Kulaktan da kalbimizde, BEN OLAN bir yerde anlamını bulur...
Ne kadar "ben" varsa o kadar anlamlandırılır şiir. Zenginliği bundandır. Okuyucunun olduğu an burdadır. Ne mutlu ki öyledir. Sanat yapıtını değerli kılan da budur: Kendimizden başkalarına İNSAN olarak uzanmak.
Şiir, insanın her anlamda en soylu çabalarından biridir.
Yelda Karataş
İmge benzetme için kullanılmaz. Benzetme değildir. Gibi sözcüğü imgede kullanılsa bile amacı o nesne ile benzetme ilişkisi değil, anlamlandırma ilişkisi kurmaktır.
Hatta gibi sözcüğünden sakınır şair. Benzeyenle, benzetilen ilişkisi şiirde birinci elden yapılmaz.
Yalınlık ve basitlik bildiğiniz gibi farklı sözcüklerdir.
Nazım'ın şiirleri yalındır, evet... Ama çok katlıdır, basit değildir. Bunu da imgedeki basitliğe değil, çok anlamlıllığa ve imgelerinin zenginliğine, derinliğine borçludur...
Şiir bir şeyi "hissettirmeye" çalışmaz. Gösterir! His bir sonuçtur, amaç değil! Bu nedenle, şairler hisli değil, duyarlı insanlardır. Tüm sanat dallarında olduğu gibi, şiirin de temel sorunu insandır... Onunla ilişkili olan herşey;önyargısız, infazsız, sadece anlamaya çalışarak ve tam burada HİSSEDEREK!
Sanatçı kendi hesabına yeniden kurar dünyayı diyor Camus. Doğru diyor. Sanat bir yanılsamadır. Bize gerçekten daha bir gerçek dünya sunar.
Gerçeği değil, gerçeğin değişirliliğini söyler.
"Aşkım da değişebilir, gerçeklerim de" Turgut Uyar.
Bu sentetik evren? "dünya bir sanrıdır diyor birisi belki bir sancı"
Turgut Uyar
Evrenin niteliği konusunda şair sürekli şüphe içindedir. Anlamlandıramadığını anlamlandırmak bile istemez. Belki bu nedenle imgedir onun ışığı. Sözcükler yani; "yanyana gelmimiş sözcükler var daha" Hulki Aktunç. Şiir bence bu nedenle, felsefenin de önündedir. Hatta daha ileri gideyim, felsefeye acıyarak bakar!
Şiirde basit benzetme kalıpları olamaz. Kalıpları tanımadığı için yazar şair...
Şiirin yöntemi var mıdır? Hayır, bin kez hayır. Olsaydı, keşke olsaydı!
Ne işe yarar bu şiir; belki bir gün yolda giderken, ansızın bir bahar dalıyla konuşmaya başlamamıza...
İçimizde yaşama dair, o büyük ve tek imgeyi o zaman keşfederiz işte: AŞK
Yelda Karataş