şirinyer

Gel de İzmir olalım

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Yanımda sen
Bakmalıydık surlardan
Mavisine denizin
Şöyle bir süzülmeliydik gönlümüze
Bir martı sessizliğinde
Avımız balık değil
Mutluluk…
Birlikte kulaç atmalıydık
Sevgi denizimize…
Asılı kalsın düşlerimiz
Bir akasya dalına
Ayak izlerimiz buluşsun istiyorum
Şirinyer kaldırımlarında…
Bu gece
Bir çocuk gibi
İçlenip içlenip ağlamak istiyorum
Senin yokluğuna…
Mendillerden bentler yapmaktan yoruldum artık
Gözyaşlarıma…
Yüzümden çıkarıp atmak istiyorum
Üzüntü maskesini

Sokaklar babam kokuyordu

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Annem, bir sabah kahvaltıda büyüdüğümü söyledi. Ne çok sevinmiştim. Gerçekten de boyum uzamış, ayakkabı numaram büyümüştü. Babasızlığım gibi…
Artık okullu oluyordum… Annem beni önce bir mağazaya, ardından da kırtasiyeye götürdü. Okul çantası, defter kalem, silgi, kalemtıraş aldık. Çok mutlu oldum. Silgimi iğneyle deldi, arasından ip geçirdi. “Boynuna tak, sakın kaybetme” diye de tembih etti.

Sessizce giderler, anıları kalır...

Suat Gerçek kullanıcısının resmi

“Bitli'sinizdir içeri bulaşmasın” derken, bir yandan da takılıyor bize. ''Bit yiğitte, pire itte olur'' diyor Mustafa.
Uşak Dev-yol davasında yargılanıyor. Koğuşta İgd'li yok, bu nedenle bize onlar yardımcı oluyorlar.
 
Hüseyin Taner Oltulu, Nihat Aydın... Hüseyin geçen yıl, Nihat geçen gün ayrıldı aramızdan... onlar da karşılama komitesindeler!
Her şeyin yasak olduğu günler. İğne bile yok içerde, alıyor dikiyor geri veriyoruz, ipliği bile yasak. Diğer koğuşlarla iletişim kurmamızı istemiyorlar. İpliğe not bağlar, diğer koğuşlara göndeririz diye.

Şirinyer Askeri Cezaevi ve Mogok

Suat Gerçek kullanıcısının resmi

 

Şubede her şey daha mı kolaydı yoksa asıl sorunlar burada mı başlayacaktı? Orada gözlerimiz kapalıydı sımsıkı. Burada açık. Peki, değişen neydi ki? Orada ‘haydarlar’ vardı ama burada gözümüzün açık olmasına aldırmayan askerler. Onlar bizi tanıyordu biz onları. Acaba kurşuna dizmeyi mi düşünüyorlardı bizi? Bu denli aşikâr, saklamaya gerek duymadan yüzlerini, bize yaptıklarını ''çok doğal'' görmelerine sebep neydi? Yok, yok, kesin kurşuna dizilecektik!

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

Feyza Eren’den Akdeniz’e Lirik Bir Güzel...
  Uzun yıllardır sanat yaşamını ABD’de sürdüren Feyza Eren, “Vedadır Belki” adlı, tekli çalışmasıyla yeniden...
80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...
şirinyer beslemesine abone olun.