
“Bitli'sinizdir içeri bulaşmasın” derken, bir yandan da takılıyor bize. ''Bit yiğitte, pire itte olur'' diyor Mustafa.
Uşak Dev-yol davasında yargılanıyor. Koğuşta İgd'li yok, bu nedenle bize onlar yardımcı oluyorlar.
Hüseyin Taner Oltulu, Nihat Aydın... Hüseyin geçen yıl, Nihat geçen gün ayrıldı aramızdan... onlar da karşılama komitesindeler!
Her şeyin yasak olduğu günler. İğne bile yok içerde, alıyor dikiyor geri veriyoruz, ipliği bile yasak. Diğer koğuşlarla iletişim kurmamızı istemiyorlar. İpliğe not bağlar, diğer koğuşlara göndeririz diye.
Böyle günlerde içeriye Bağlama almak istedi Nihat. İç güvenlik komutanı kıdemli başçavuş Nusret akşam sayımına geldi. Nihat 'Komutanım biliyorsunuz elektrik kesintisi oluyor, içeri saz getirebilir miyiz?' deyince, Nusret zaten tüm subaylar gibi ağzı bozuk biri 'ulan size bağlama versek yarın da oynatmak için sarı karı istersiniz' diye yanıtladı Nihat'ı.
Hamza Öz iyi çizim yapardı, tanıyanlar bilir Hamza'yı. Bir gün, Karikatür çizdi ve GırGır dergisine gönderdi. Yine bir Pazar sabahı idareye çağrıldı Hamza. O'na nasıl davranıldığını söylemeye gerek yok sanırım! Yayınlanan karikatüre kızmışlar, içeri keserek vermiş olsalar bile, bu karikatürün altında başka şeyler arıyorlardı !.
Çizim şöyle, Voleybol oynanıyor, smaçör topa vurmak için zıplıyor, ancak aynı zamanda dışarıyı özlemiş, dışarı bakıyor.
Havalandırma da bir de asker beklerdi başımızda, kurallara uymamızı sağlamak için. Nusret bu asker ben miyim? Diyor. -kendisi de karikatürdeki gibi şişman ya- “sen cezaevinin krokisini çizmişsin, bunu neden yaptın?” diyor.
Nusret böyle biri. Aliağa karakoluna tayin olduktan kısa süre sonra öldü! Bir kamyon altında kaldı! Yokuş yukarı yayan olarak çıkarken…
1983 yılı Buca'da Tek Tip elbise giymediğimiz için, hücre maksatlı yapılmış tecritlerdeyiz.
Elbise giymeyenlere Görüş yasak, diğer koğuşlarla irtibat yasak. Nihat tahliye olmuştu Şirinyer'deyken, yine tutukladılar, bu kez Buca'ya getirmişler. Elbise giymek istemediği halde, zorla giydirmişler.
Üst Malta'dan bir kişi sarktı ve havalandırmamıza atladı. Nihat Aydın'dı bu… Bir kez aramıza geldi mi idare içimizden alamazdı..
Buca Cezaevi'nin üst Malta'sının pencerelerine, bu olaydan sonra demir taktılar…
Arkadaşlarımız gitse de! Anıları gitmiyor...