
Bilinmeze
Önümüz yörep
Tutunuyoruz
Yaban otlarına, kümelenmiş taşlara
Yuvarlanıp düşmemek için
Uçurumlardan
"Öğren-unut
Denize at
İğnenin ipliğin
Geri döndürmeyeceği yokluk
Yoktur" derdi
Dikiş dikerken annem
Şimdi gidip
Denize attıklarımı toplayacağım
Öğrenip unuttuklarımı
Hatırlayacağım
Ah!
Bilsen ki
Öyle bir yerde ki
Yokluk
Kırk yamalı bohçaya döndü
İpliği bir çeksen her parçası
Bir yere dökülecek
Lime lime olacak
Gelen kış
Zor olacak diyorlar
Bu sefer
Pazenden dikeceğim elbiseleri
Çocukları
Sıcacık tutsunlar diye
Benim üşümelerim
Soğuktan kıştan değil
Bağışla beni
Yüzü gülmeyen umutlarım
Arkamdan
Doyurulmamış çocuklar var
Çocukların
Çıplak ayakları
Çatlak çatlak pembe topukları
Yer ısırığı diyorlar baba
Tütün basıyorlar
Açılan yarıklara
Sızım sızım sızlıyorlar
Utanıyor toprak
Öyle Ki
Erim erim eriyor
Çocuğun görmeyeceği yere gitmek
Saklanmak istiyor
Yok olmak, kaybolmak
Kar yağıyor
Gökten tane tane
Saklambaç oynuyor
Çocukla toprak
Soruyor toprağa çocuk
Seni çok aradım
Bulamadım
Her yer taş beton
Öbek öbek çukurlardan geçtim
Bir yakınlık duygusu
Bir rastlantı
Sobeliyor çocuk
Gülümsüyor toprak
Uzaklardan geldim
Yitirdiğini çocukluğun
Umutların sakladığı
Bulup getirdim
Kırmızı çantanı
Kırmızı çoraplarını
Gülümsüyor çocuk
Kardan karsambaç yapıyor
Anne
Doyuruyor umutlarını
Çocukların
Güneş süzülerek iniyor aşağıya
Eriyor kar
Göğe yükseliyor bulutlar.
Sahi siz
Hangi mevsimin içinden
Geçip geldiniz
Buraya gelinceye dek
Kaç yaprak düştü içinizde
"Bilir misiniz" dedi toprak.
12.06.2022
FK. İstanbul