Adı Gamze

Gülefer Cambaz Savran kullanıcısının resmi
Birazdan gelir… Bir kaç gündür akşamın ilerleyen saatlerinde geliyor, caddenin karşısındaki yerini alıyordu. Caddeden geçen arabalara el salladıktan sonra duran arabalara yanaşıyordu.

Bazen hemen binip gidiyor, bazen de araç sahibine ağza alınmayacak küfürler ediyor, araç sahibi de oradan hızla uzaklaşıyordu. Köşeden göründü işte! Cılız ve yamuk bacakları mini eteğinin altından çok komik görünüyordu. Kasım ayı olmasına rağmen sabah yağan yağmurdan yerler ıslanmış, çıkan rüzgâr insanı üşütüyordu, o da üşümüş olmalıydı. Kısa deri montunu çekiştiriyordu çünkü. Bir kaç arabaya el ettiyse de hiçbiri durmadı. Yılın bu mevsiminde, bu saatlerde burada insanlar çok fazla dışarı çıkmazlardı. Üstelik böyle yağmurlu havada bu daha da zordu. Yağmur tekrardan çiselemeye başladı işte. Bir şey arar gibi etrafına bakınıyordu. Yolun karşısına geçerken ayakkabısının topuğu mazgala sıkıştı, sinirlendi. Yanından geçerken korna basan şoföre küfür etti.

Biraz sonra yanıma geldi, beline kadar uzanan saçlarını savurarak. Arkamdaki tezgâhtan bir sigara istedi, uzattığım sigarayı alırken zayıf ve kıllı parmaklarının titrediğini fark ettim. Dönüp gitmek üzereydi birden tereddüt etti. Yağmur da tekrardan başlamıştı. İsterse biraz bekleyebileceğini söyledim. Hemen kabul etti. Köşedeki sandalyeye ilişiverdi, "Çay içer misin?" dediğimde gözleriyle "evet "dedi. Hiç konuşmuyor ve yere bakıyordu, bende sormadım. Yıllardır bu çarşının içindeydim çünkü. Bunun gibi birçok gencin kaybolup gittiğini görmüştüm. Ağır pudralı ve makyajlı yüzünde hâlâ masumiyetin izlerini görebiliyordum. Takma kirpikler ve ağır rimel bile hüzünlü gözlerini saklayamamıştı. Birazdan hızlanan yağmur bizi büfede mahsur bırakmış bir yere çıkamıyorduk. "Bir çay daha içer misin?" dedim, "evet" dedi üşüyen ellerini bardağın sıcaklığı ile ısıtmaya çalışarak.

Gülümsedim, söze ilk o başladı. "Adım Gamze" dedi sesini incelterek. Bir sigara daha yaktı sonra sesi titreyerek devam etti anlatmaya. "Adanalıyım ben, bu şehre yeni geldim, dört kızdan sonra ben doğunca babam çok sevinmiş, kurban bile kesmiş" dedi, "fakat ben büyüdükçe kendimdeki değişikliği fark ettim. Ablalarımın elbiselerini gizli gizli giyerdim, annem yakalayınca bana çok kızardı, hatta hocaya bile götürdü kaç kere. Fakat babam için bir yıkımdı bu. Kahvehanedekiler babamla dalga geçince bir keresinde beni çok fena dövdü. Annem de ‘kaç kendini kurtar yoksa seni öldürecek’ dedi ve "ben de çıktım buralardayım " .

Anlatırken ağlıyordu, belli ki ailesini ve köyünü çok özlemişti, yüzüme bakamadı. Yağmurda dinmişti, "Para kazanmalıyım" dedi, sessizce kalktı. Saat de epeyce geç olmuştu, yüzündeki makyaj akmış çok kötü görünüyordu. Başındaki peruğu çıkararak tekrar taktı, akan makyajını temizledi, çaylar için teşekkür etti ve karanlıkta kayboldu..

 

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/20/2024 - 16:37
03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...