Barış Süreci ve Siyasi Anlayışların Samimiyetsizliği
Buna rağmen emperyalistler çıkarları gereği barış, demokrasiden bahsetmedikçe, Türkiye gibi ülkelerde kimsenin barıştan dem vurmaması, toplumunun sürü gibi yönetildiğinin en somut kanıtıdır.
Buna rağmen emperyalistler çıkarları gereği barış, demokrasiden bahsetmedikçe, Türkiye gibi ülkelerde kimsenin barıştan dem vurmaması, toplumunun sürü gibi yönetildiğinin en somut kanıtıdır.
Dikkat edilirse AKP’nin politikaları, Türkiye’ye 1919 öncesi durumu yeniden yaşatıyor. Müslüman Türkikler Birinci Dünya Savaşı öncesinde olduğu gibi, yeniden Arap İslam Halifelik hayalperestliği ile, başta Yunanistan olmak üzere Ermenileri tedirgin etmiş durumda. Bunun somut örnekleri Karabağ, Suriye, Irak, Libya, Sudan ve Akdeniz’e “Cihatçı Çetelerle” birlikte Türk askerini konumlandırmasıdır. Gel ki Türkiye rejimi, gücü yetse de yetmese de içte ve dışta çevresine sürekli saldırgan politika yürütmeyi, en büyük varlık meselesi görmüştür.
Bütün bunların bilimsel analizi yerine, idealist övünmeci (Şoven) ırkçı ve ukala duygunun bilince yerleşmesi, bölge halkının geri ve cahil kalmasındaki en önemli sebeplerdendir.
Bilmeyen yok: Sürdürülemez kapitalizm krizde… Dahası krizden çıkmak için attığı her adım, her debelenişi, onu içine düştüğü girdabın daha derinlerine doğru çekiyor.
“Kendi devletinizin işlediği
suçlara ortak olmayın!”[2]
“Eski” ölürken; yeni eşikte ve gelmekteyken; Ortadoğu bir çağ dönümünü yaşıyor.
Bu sadece benim görüşüm, kestirimim değil. Siyasal yelpazenin farklı konumlarında olanlar da benzer ya da paralel saptamaları dillendiriyorlar.