Gözyaşlarımı silecek
Bildiğim dost eller
Sevincimi paylaşacak samimi canlar
Hüznümü dindirecek bakışlar
Ruhumu neşelendirecek tebessüm
Kayıp ettiklerime hayıflanacak
“Vah” edecek kimseler
Sığınacağım limanlar
Sıcaklığını hissedeceğim
Bir kucak
Özlemle bekleyeceğim bahar, yazlarım kalmadı
Güvendiğim o sevdiğim dağlar
Bana uzak
Hepsi de bana yabancı
Bununla birlikte
Kefenim biçilecek
Ama makaslar kör
Sanırsam cenazemi taşıyacak tabuta
“Gerek kalmadı” desem yeridir
Mazlumları öldürdüler
Ağaçlara kıydılar
Mezar dibindeki çukurumu
Kapatacak kadar
Mertek yapacak kadar odun koymadılar
Elenmemiş toprağım
El değmemiş kadavramdan başka
Birde hiç tükenmeyen bir yığın zifiri gecelerim var
Varsın yaram derinden
Kanaya dursun
Kürdistanlı Baranım
Gözlerimin önünde hiç gitmedin
Gözlerin hâlen gözlerimin içinde
Birer ok olan buruk bakışların
Hâlen yüreğimde
Son nefesini verirken
Boğazına düğümlenen
O “ah” deyişin
Hiç çıkmıyor aklımda
Tetiğe basan o acımasız
O vicdansız askerler
Birde yıllardır bana dilimi yasaklayan
Yıkılası düzen utansın
Baran bilmeni isterim
Seni asla unutmadım
Yasaklı lisanım olan Kürtçeyi unutmadığım gibi
Beni kurşunlara dizseler dahi hep seni anacağım küçüğüm
Mehmet Çobanoğlu
25.12.2014
İstanbul